Sevgili Ahmet,
Tuhaf Bakışlı Adam;
Seni gerçekten özledim.
Nasılsın?
Biliyorum, senin öyle kolay kolay moralin bozulmaz.
Dik durmayı seversin, bilirsin.
Zindanda da olsa değişmez bu.
Birtakım zırvalarla senden darbeci çıkarmaya çalışsalar da…
Senden terörist yardakçısı çıkarmaya çalışsalar da…
Bugün olduğu gibi yine dimdik ayakta durursun.
Çünkü hayat sana direnmek nedir, çok iyi öğretti.
Allah için, Çetin Abi de çok iyi bir öğretmendi bu bakımdan.
İyi bir insan nasıl olur?
Hangi değerleri savunur?
Kalemini nasıl kırmaz?
Bunları sana çok iyi öğretti.
Vicdan nedir?
İnsaniyet nedir?
Adalet nedir?
Hak hukuk nedir?
Özgürlük nedir?
Çetin Abi, bir avuç gökyüzü kendisinden esirgendiği karanlık devirlerde de bu değerleri savunmaya devam etti.
Hayatın direnmek olduğu duygusunu sizlere böyle aşıladı.
Ahmet kardeşim;
Şimdi sen de bu değerleri savunuyorsun.
Savunduğun için de zindandasın.
Ama başın dik.
Seni hapse attılar ama sözcüklerini zincire vuramadılar.
Sözcüklerin özgürce uçuşmaya devam ediyor.
Bak, kitapların kaç dilde yayınlanmak üzere.
Denemelerin de öyle.
Geçen hafta Cumhuriyet Kitap‘ta çıkan denemeni keyifle okudum.
Duygulandım.
Cumhuriyet gazetesinin zindandaki bir sesi duyurmasını takdir ettim, içim ısındı.
Yanlış anlama.
Bu satırları seni savunmak için yazmıyorum.
Senin böyle bir şeye ihtiyacın yok.
Ama sessiz kalmayı da kendime yediremedim.
İçimi acıtan bir şey var.
O da bazı çevrelerde sana dönük yürütülen bir tür linç kampanyası…
Ve bu konudaki sessizlik…
Çok hazin.
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki haksızlık, adaletsizlik, vicdansızlık bütün ülkede kol geziyor.
Demokrasiydi, hukuktu, özgürlüktü hiçbirinin esamesi okunmuyor.
Seni zindana atan, seni özgürlüğünden yoksun kılan, memleketi koskoca bir hapishaneye dönüştüren acımasız ‘despotluk‘la mücadele varken, kimilerinin seni linç etmeye kalkışması ağırıma gitti.
Dar bir çevrede de olsa, böylesi bir linç kampanyası ve onun etrafında kendini belli eden suskunluk içimi acıttı.
Geçiyorum.
Bazı defterleri yeniden açmak değil niyetim.
Bu konularda herkes çok yazdı, çok söyledi.
Diyorum ki:
Şimdi hedef büyütmek zamanı değil.
Doğru olan hedef küçültmek!
Doğru olan demokrasi, hukuk ve özgürlük için birlikte mücadele.
Bir başka deyişle:
Güçleri bölmek değil, birleştirmek!
Onun için bu konuyu geçiyorum.
Sevgili Ahmet;
Canını sıktığını sanmıyorum.
İnşallah yakın zamanda kucaklaşır, hep birlikte hasret gideririz.
Kendine iyi bak kardeşim.
Yazı: Hasan Cemal / T24
http://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/ahmet-altana-mektup,20330