Zaman gazetesinin eski yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı 15’i tutuklu 31 sanıklı davanın beşinci duruşması Çağlayan’daki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Duruşmada bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanık ile avukatları hazır bulundu. Duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stocks, Article 19 Temsilcisi Georgia Nash, Britanya Barosu İnsan Hakları Komitesi temsilcisi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş da izledi.
Sanıklardan Ahmet Turan Alkan halsizliğini gerekçe göstererek Cuma günü savunma yapmak istediğini söyledi. Talebi kabul edildi. Lale Kemal ve İbrahim Karayeğen’in savunmalarının ardından yazar Ali Bulaç savunmasını yaptı.
DARBE TEŞEBBÜSÜ AKLIMIZA GELMEDİ
“Şahin Alpay’la aylarca olayı analiz edip şu sonuca vardık: Her şey aklımıza gelirdi ama Gülen Cemaatinin darbe teşebbüsüne kalkışacağı aklımıza gelmezdi. Sayısız siyasetçinin yanılma hakkı var da benim neden olmasın?” diyen Ali Bulaç, “gazetenin genel yayın yönetmeninin yurt dışına kaçması da benim suçum değildi.” Dedi.
İşte P24’ün aktarımlarıyla Ali Bulaç’ın savunması:
Savunma yapmaktaki amacım sizi ikna etmek değildir. Benim amacım hakikati ortaya koymaya çalışmaktır.
Hak ve hukuk demagoji ile, niyet okuma ile, devlet adına sanığa tepeden bakma ile tesis edilmez. Usulüne uygun muhakeme ile yapılır.
Prensipte savcı sadece aleyhe olanları değil lehte olan delilleri de göstermelidir. Fakat uygulamada bu prensibe uyulmadığı görülmektedir. Sayın savcı niyet okuması yapmaktadır.
EMNİYET SAHTE DELİL ÜRETTİ
Savcılığa belge sunan Emniyet sahte delil üretmiştir. Bana ait olmayan cümleler bana aitmiş gibi gösterilmiştir.
Yazı yazan birine ağırlaştırılmış müebbet isteniyorsa halka ateş açanlara ne ceza istenecektir? Bilindiği gibi ağırlaştırılmış müebbettin önceki kanunlardaki karşılığı idamdır.
Benim ne darbeden haberim oldu ne de bir terör örgütüne üye oldum.
DARBE AKLIMIZA GELMEDİ
Şahin Alpay’la aylarca olayı analiz edip şu sonuca vardık: Her şey aklımıza gelirdi ama Gülen Cemaatinin darbe teşebbüsüne kalkışacağı aklımıza gelmezdi.
Sayısız siyasetçinin yanılma hakkı var da benim neden olmasın? Benim bir kişiyi devlet dairesinde müstahdem yapacak yetkim bile yok.
GAZETE YAYIN YÖNETMENİNİN YURT DIŞINA KAÇMASI BENİM SUÇUM DEĞİL
Zaman gazetesi devletin denetimi altında ve kapatılana kadar yasal bir kuruluştu. Benim bu gazetede çalışmam suç değildi, gazetenin genel yayın yönetmeninin yurt dışına kaçması da benim suçum değildi.
GÜLEN CEMAATİNE SADAKATİMİ KAYBETMEDİĞİM İDDİASI DOĞRU DEĞİL
Benim Gülen cemaatine sadakatimi kaybetmediğim iddiası doğru değildir. Sayın Erdoğan’ın talebi üzerine Star gazetesi ile görüştüm ve anlaştık. Ancak sonra gazete yönetimi beni istemedi.
Ben profesyonel bir yazarım, telif ücretimin ödenmesi ve yazılarıma müdahale edilmemesi koşuluyla her yerde yazarım.
Yazı yazdığım gazeteye bakılarak suçlu ilan ediliyorum, ne yazdığımın hiç önemi yok mu?
GAZETECİLER VE YAZARLAR VAKFINA ÜYE OLDUĞUM İÇİN PİŞMANIM
Hayatımda üç STK’ya üye oldum: Biri Helsinki Yurttaşlar Derneği, ikincisi Mazlum-Der, üçüncüsü de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı. GYV yasal bir kuruluştu ve Türkiye’den BM’ye akredite olan tek kurumdu. GYV’nin toplantılarına katılanlar arasında Cemil Çiçek, Süleyman Soylu, Hayrettin Karaman, Numan Kurtulmuş bulunmaktaydı. Anayasa hazırlanması sürecine katkıda bulunmuş, vakfın başkanı Âkil Adamlar arasına seçilmiştir. GYV toplantılarına her kesimden insan katılırdı. Hükümet ile Cemaatin arası bozulunca GYV’nin yöneticilerinin bir kısmına hükümetle tartışmamaları için telkinde bulundum. Ömer Dinçer, GYV’nin kapatılmasını hükümetin istemediğini yazmıştı. Yani bir yandan vakfı kapatmıyorsunuz bir yandan da vakıf üyelerini suçlu ilan ediyorsunuz. Bir nevi tuzak kurulmuş. Bu vakfı bir suç kuruluşu olarak görmedim, darbe teşebbüsüne kalkışacaklarını bilseydim orada bir saat bile vakit geçirmezdim. Kısa üyelik sürecimden de pişmanım.
GÖRÜŞTÜĞÜM İNSANLARI TANIMIYORUM BİLE…
Sayın savcının görüştüğümü iddia ettiği bir çok isim var. Bu insanların bir kısmını tanımıyorum bile. Zaten asıl soru “görüşmüş mü” olmamalıydı, “ne görüşmüş” olmalıydı. Sayın savcı görüştüğüm kişiler arasında neden sadece FETÖ’den yargılanan isimleri saymış bunu da anlamıyorum. Bu vicdana sığar mı?
BANK ASYA’DA HESAP AÇMADIM
Ben Bank Asya’da hesap açmış değilim. Bizde telif ödemesi çalışılan yerin çalıştığı banka üzerinden yapılırdı. Yargıtay Bank Asya’ya para yatırma halinde örgüt üyeliğinden hüküm kurulamayacağını belirtmiştir.
2018 yılında bir yazarın evinde yasak kitap bulunuyor diye yargılanması utanç verici.
İddianame ve mütalaada yer alan yazılarımın bütünü değil belirli cümleleri cımbızla seçilip alınmıştır.
Yazılarımda suç unsuruna rastlanılmadığı mütalaada da açıkça belirtilmiş ancak niyet okumayla suçmuş gibi gösterilmiştir.
GÜLEN’DEN TALİMAT ALMADIM
Yazılarımı Fethullah Gülen’in talimatıyla yazdığım iddia ediliyor. Elektronik aletlerimde bu talimata ilişkin bir delil bulunmadı. Telefon mu almışım, Gülen’in sitesine mi girmişim? Cevap hayır.
ERDOĞAN’A 4 YIL DANIŞMANLIK YAPTIM
Ben Sayın Erdoğan ile 38 yıldır tanışıyorum. Her ne kadar onun döneminde hapiste kalsam da ona 4 yıl danışmanlık yaptım. Benim Sayın Erdoğan’a husumetim yoktur.