PKK, DHKP/C gibi terör örgütlerinin hedefi olan Zaman Gazetesi Diyarbakır Bölge Temsilcisi Aziz İstegün, ‘terör örgütü üyeliğinden’ 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstegün’ü yakından tanıyan mesai arkadaşı Zafer Yılmaz’ın Kronos haber sitesine (12.05.2017) yazdığı yazı şöyle;
Aziz İstegün, Sur’daki çocuklara, Cizreli Emine Çağırga’ya, Silopili Taybet Ana’ya, bölgede genç yaşta toprağa düşen şehit asker ve polislere aynı hassasiyetle yaklaşan uzman bir gazeteci, bir sukunet timsalidir.
Gece yarısı telefon çaldığında, daha açmadan bilirdim ki o arıyor. “Müdür karakola saldırı olmuş”, ya da “Şehit var…” bilgisini verir, haberi gece baskısına yetiştirmek için heyecanla yazmaya başlardı. Başka bir zaman toplantı esnasında “Askeri araçların geçtiği sırada bombalı saldırı, ilk bilgilere göre” diye mesaj atar, ardından haberi gönderirdi.
Kimi zaman bir dosya haberle ‘bölge’yi anlatır, kimi zaman teröre rağmen yüz güldüren bir başarı hikâyesi ile çıkagelirdi. Bölgeyi karış karış gezdi. Gitmediği yer kalmamıştır. Büroya tıkılıp kalmadı hiç. Her zaman sahadadır, haber peşindedir. PKK konusunda Türkiye’nin en uzman gazetecilerindendir. Bu yüzden defalarca tehdit edildi, kelle koltukta habercilik yaptı. Terörü yüzlerce kez haberleştirdi. Şimdi uyduruk, sahte, aklın almayacağı bir suçlama ile, “terör örgütü üyeliği” ithamıyla cezaevinde.
20 yıldır tanıdığım mesai arkadaşım, dostum, gazeteci Aziz İstegün’den söz ediyorum. Aziz, Zaman’ın Diyarbakır temsilcisiydi, gazeteye pervasızca çökülene kadar. Ardından Zaman kökenli bir grup emekçinin çıkardığı Yeni Hayat’ın temsilciliğini yaptı. O ‘darbe girişimi’ sonrası önce çalıştığı gazete kapatıldı, sonra onlarca gazeteci arkadaşı gibi Aziz’i de hapse attılar.
Aziz şimdi tutuklu gazeteci. Mesleğe daha iletişim fakültesinde okurken başlayan bir tutuklu gazeteci. Dedim ya, 20 yıldır tanırım Aziz’i… Okulu bitirdikten sonra da gece gündüz haber peşinde koştu. Bölgede çalışan birçok meslektaşı gibi Aziz de namlunun ucunda çalıştı. İstanbul’da muhabirliğe adım attığı ilk yıllarda bir acar gazeteci olarak cezaevindeki isyanları takip etmişti. Yeni bir muhabirdi ama haberleri hep birinci sayfadan giriyordu.
Çok geçmeden DHKP-C’nin ölüm listesine girdi adı. Aziz, mesleğinin riskleriyle ilk kez o zaman yüz yüze geldi. 15 yıl sonra Diyarbakır’a atandığında da yine namlunun ucundaydı. Habere yazmadığı, yazamadığı belki her detayı anlatırdı telefonda… Çok şey bilirdi… Faili meçhul cinayetlerle ilgili haberleri bazılarını çok rahatsız etmişti. Gazetenin Diyarbakır bürosuna gelen biri Aziz’e silahı doğrultmuş, ölüm tehditleri savurmuştu. Aziz geri adım atmadı. Ölüm tehditlerine rağmen dik durdu. Ödün vermedi. Diyarbakır’daki tüm mesleştaşları bunu bilir…
2009’dan bu yana Diyarbakır’da çalışıyordu Aziz. Hiç ‘bürokrat’ temsilci olmadı, diğer muhabirlerle birlikte haber takip etti, fotoğraf çekti, haber yazdı. Bağlar’daki olayları takip ederken Aziz’i gören ve hâlâ yabancı bir ajansta kameramanlık yapan bir gazetecinin “Vallahi helal olsun, bölge müdürleri bırakın haber takip etmeyi, haberlere bakmaya bile tenezzül etmiyor.” diyerek habercilik aşkını teslim ettiğini duymuştum. Aziz İstegün, 22 yıllık gazetecilik hayatında hep haberci oldu. İstanbul’dayken iç haberler, birinci sayfa, politika editörlüğü görevlerini üstlenmiş, mutfak tecrübesi de kazanmıştı. Diyarbakır’a atanması büyük şanstı.
‘KEKE ŞEKER GİBİDİR’
Çok alçakgönüllü ve mütevazıdır Aziz. Herkesle çok iyi ilişki kurar, hiç kızmaz, her zaman güleryüzlüdür. Hadi Diyarbakırlıların dediği gibi diyeyim, “Kekê şeker gibidir.” Aziz İstegün, çalıştığı bölgede haber adına ne varsa hepsiyle birebir ilgilenir. Bununla yetinmez; Suriye, İran ve Irak’ta alanına giren terör ve Kürt meselesi ile ilgili gelişmeleri analizlerle kamuoyunu aydınlatırdı. Aziz’in tespitleri çoğu zaman diğer gazetelerin, televizyon ve internet sitelerinin manşetlerini süslerdi. Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne bölgeye gittiklerinde mutlaka Aziz’in bilgisine başvururdu.
TIRKAN AŞİRETİ GURUR KAYNAĞI
Aziz, bölgenin çocuğudur. Halis Kürt’tür… Siverek’in önde gelen ailelerinden Tırkan Aşireti’ne mensuptur. Babası siyasetçidir. Bölgede onu tanımayan yoktur. Tırkan, Siverek’ten Viranşehir’e, oradan Diyarbakır’a kadar uzanan coğrafyanın da adıdır. Aziz’in hemen her yörede hatta her köyde akrabası var. Haber kaynakları sağlamdır… Aziz de ailesinin övünç kaynağıdır. Hemen herkes Aziz’e ulaşır derdini anlatırdı, bilirim… Aziz, Diyarbakır’da siyaset, iş dünyası ve sivil toplum, medya ve bürokrasi ile de iyi ilişkiler kurmuştu. MHP’den zamanın AK Parti’sine, Saadet Partisi’nden HDP’ye, KADEP’ten, PDK’ye hatta Azadi İnisiyatifi’ne kadar tanımadığı kimse yoktur. Aziz’i herkes sever, sayar.
DEPREMDE ÖLEN GENÇ İÇİN HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADI
Aziz, bölgedeki muhabirlerin haberlerini kontrol ettikten sonra bana gönderirdi. Hiç unutmam, muhabirin yazdığı 2011 Erciş depreminde hayatını kaybeden Kenan Acar’ın hikâyesini anlatırken hüngür hüngür ağlamıştı. Sadece ona değil Sur’daki şehitlere, Cizreli Emine Çağırga’ya, Silopili Taybet İnan anaya da aynı hassas duygularla gözyaşı döktüğüne şahidim. Bölgede genç yaşta toprağa düşen asker ve polislerin şehadet haberini sinesine batmış bir ok gibi haber verirdi… Mesleğindeki bu hassasiyeti çocukları için de gösterdi Aziz. Onların üzerine titrer, gelecekle ilgili idealleri için büyük mutluluk duyardı. Dün gibi hatırımdadır; geçen yıl tıp fakültesini kazanan kızı için yaşadığı sevinç. Kızının iyi bir doktor olma hedefi, Aziz’in gurur kaynağıdır. Bazen arıyorum kızını, şükür dersleri iyi ve tutuklu babasını düşündükçe daha çok çalıştığını söylüyor. Çocuklarıyla şimdi aynı hassasiyetle Aziz’in eşi ilgileniyor. Bazen onun vasıtasıyla Aziz kardeşime selam gönderiyorum. Eşinin metanetli duruşunu anlatmaya benim cümlelerim yetmez sanırım.
AZİZ GAZETECİDİR, ONDAN DARBECİ ÇIKMAZ
‘Darbe girişimi’ sonrası, 26 Temmuz 2016’da hakkında gözaltı kararı verilmişti Aziz’in. 27 Temmuz’da babasını ziyarete gittiği Şanlıurfa’dayken öğrendi kararı. Kendi isteğiyle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne giderek ifade verdi. Hukuka inanıyordu ve suçunun olmadığından emin bir şekilde teslim oldu. Terör örgütü üyeliği tutuklanmasına karar verildi. 10 ay oldu cezaevinde. Peki Aziz İstegün’e isnat edilen suç nedir? Darbe girişimi ve terör örgütü üyeliği. Tıpkı diğer gazeteci arkadaşları gibi. Diyarbakır’daki birkaç sivil toplum kuruluşunun başkanıyla yaptığı, tamamen gazetecilik faaliyeti ve hal hatır sormadan ibaret görüşmeler bile suç sayılmış. Ramazan Bayramı öncesi bir haber için Diyarbakır ve Cizre’de iki muhabirle görüşmüş. Haber gazetede yayınlanmış. Aziz, güvenlik güçlerinin çalışmalarını boşa çıkarma gibi haberle hiç ilgisi olmayan suçla itham ediliyor. Haberler ortada. Üstelik Cizre’ye gittiği dönemde operasyonlar da tamamlanmıştı.
Aziz İstegün gazetecidir, ömrünü terör haberlerine sarfetmiş tertemiz bir gazeteciden terör örgütü üyesi, darbeci falan çıkaramazsınız. Tıpkı diğer tutuklu gazetecilerden çıkaramayacağınız gibi…
Yazı: Zafer Yılmaz / Kronos
https://kronos1.news/tr/keke-aziz-seker-gibidir-sukunet-timsalidir/