• Biz Kimiz?
4 Mart 2021, Perşembe
Jailed Journos
Gazetecilere kaşı suçlarda cezasızlıkla mücadele uluslararası günü
TUTUKLU GAZETECİLER
  • Anasayfa
  • Biz Kimiz?
    • Neler Yapıyoruz?
  • Tutuklu Gazeteciler Listesi
  • Haberler
    • Gündem
    • Haberler
    • Karikatürler
    • Videolar
  • Cezaevi Gündemi
    • Yazılar
    • Mektuplar
    • Videolar
  • Raporlar
  • İletişim
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Jailed Journos
  • Anasayfa
  • Biz Kimiz?
    • Neler Yapıyoruz?
  • Tutuklu Gazeteciler Listesi
  • Haberler
    • Gündem
    • Haberler
    • Karikatürler
    • Videolar
  • Cezaevi Gündemi
    • Yazılar
    • Mektuplar
    • Videolar
  • Raporlar
  • İletişim
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Jailed Journos
Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Anasayfa Haberler

Hasan Cemal’in yeni kitabı basılmadı

- JJournos
04/01/2019
- Haberler
Okuma Süresi:5dk okuma
0 0
A A
0
0
PAYLAŞ
2
GÖRÜNTÜLEME
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yeni yıla yeni kitapla girecektim.
Olmadı.
Kitabım basılmayacak.
“Bu kitap yalnız seni değil, bizi de hapse atar” dediler.
İlk kez başıma geliyor.
Yaşarken ölmek gibi bir duygu…
Sanki dünyam parçalandı.
Abartıyor olabilirim ama öyle.
Yazıdan koptuğum, yazı yazmadığım zamanlardaki o kaybolmuşluk -ya da unutulmuşluk- hali yine içimde kımıldadı.
Yazmak beni ayakta tutuyor.
Özgürleştiriyor.
İnandığım değerleri savunurken, kavga ederken dinç kalıyorum, ihtiyarlamıyorum -ya da öyle hissediyorum.
Peki ama yazıdan kopsam, siyaset yazılarını kessem n’olacak ki?
Çok mu fark edilecek?
Kimin umurunda…
Özgürlük alanları teker teker kapatılıyor.
Gazeteler, televizyonlar derken sıra, anlaşılan, yayınevlerine geldi, radyolara geliyor.
Dağıtım ağları yok edilirken, ağır tazminat ve hapis cezalarıyla yayıncılar sindiriliyor, korkutuluyor.
Duydum ki Baskın Oran‘ın, Aslı Erdoğan‘ın, Nedim Gürsel‘in kitapları da basılmamış…
Bakalım, 1930’lar Almanyası‘ndaki gibi meydanlarda çığlık çığlığa kitapların yakılmasına kadar gelecek mi sıra?..
Evet, yeni yıla kötü girdim.
6 Aralık 2018 günü aklımda.
Avukatım Fikret İlkiz‘le Çağlayan Adliyesi’ne gittik.
T24‘te, 24 Haziran seçimleri sonrasında çıkan Dikta, Diktatör başlıklı yazımdan dolayı soruşturma açılmış.
Suç duyurusu Saray‘dan gelmiş.
Savcı, “Diktatör derken Erdoğan’ı mı kastettiniz?” diye sordu, göz göze geldik, “Yazıda neyse o” demekle yetindim.
Genç bir savcıydı. Ne kadar dikkat etse, duygularını belli ediyordu. Beni “Fetö’yle iltisaklı” kıldı.
İfademi kısa tuttum:

Bu yazı, ifade özgürlüğümü kullanmaktır.
Bu yazı ifade özgürlüğümü savunmaktır.
Bu yazı, eğer bir ülkede suç unsuru haline getiriliyorsa, o ülkede ifade özgürlüğü yok demektir. 

O ülkede hukukun üstünlüğü yok demektir. 
Ve, o ülkede demokrasi yok demektir. 
Ben bu yazımı bugün de özgürlük ve hukuk adına savunuyorum. 
Şimdi bu konuda bir karar vermek durumunda olan sizsiniz Sayın Savcı. 
Siz ne diyorsunuz? 
İfadem bundan ibaret, teşekkür ederim.

BenzerYazılar

Mahkemeden Kürtçeye hakaret: Bilinmeyen dil!

Av Tamur: Kürt basınına sistematik saldırı var

19/02/2021
Gazeteci Cemil Uğur’dan mektup: Görmezden gelseydik, tutuklanmazdık

Hapisteki gazeteciler, basın kartı yok diye gazeteci sayılmadı!

16/02/2021

Savcı Bey’in havasından, söylediklerinden anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı’na hakaretten ve “FETÖ’cülük”ten yargılanacağım.
Savcının odasından daha çıkar çıkmaz cep telefonum çaldı:

Akit’in manşetindesin!

Hem de ne manşet!

Fetöcülük… Düşmanla iş birlikçilik…Teröristlik… Kirli paralar, satılık kalemlik…

Yok yok, yalanın, iftiranın, alçaklığın dipsiz kuyusu… Aşağıdaki tweet’i attım.

Akit’e: Hakkımdaki alçakça iftira ve korkunç yalanların hesabını yargıda vereceksiniz. Firari değilim, Çağlayan’dan, savcıya verdiğim bir ifadeden şimdi çıktım. Yazılarıma bir ay ara verdiğimi de dün Twitter’dan duyurmuştum. Özgürlük ve hukuk mücadelemde beni korkutamazsınız!

Basılmayan kitabımın adı Hüzün‘dü. İki kızıma, Defne’yle Elif’e ithaf etmiştim. Şöyle başlıyordu:

İstanbul, 18 Ocak 2018 
Öyle bir yaşa geldim ki, hatırlamak kolay değil, acı veriyor çünkü. 
İçim sık sık hüzünle doluyor.
Eskiden daha seyrek olurdu.
Acaba zamanı geriye doğru akıtabilsem, hüzünden kurtulabilir miyim?

74 yıllık bir ömür beni getirip bu hüzün durağına bıraktı. 
Hüsran da olabilir bu durağın adı.

Bazen kendimden kaçmak istiyorum ama olmuyor.

Yoksa hayat boyu akıntıya karşı mı kürek çektim?      
Bilemiyorum.
Farkındayım.
Melankoli gölüm gitgide derinleşiyor.
“Işıklar ölüyor, yalnızım!” 
Hitler’den kaçarak sürgünde yaşamayı seçen bir Alman romancı 1930’larda böyle demiş. 
Benim memleketimde iyi zamanlar bitti, kötü zamanlar başladı. 
Belki hiç iyi zamanlarda yaşamadık.

Bugün de hayatın bizden yana olmayan zamanlarından geçiyoruz. 
İnsanı kör edici bir karanlık içindeyiz sanki. 
Hayat ne kadar şaşırtıcı, ne kadar çabuk geçiyor.

Hayat bir düştür, diye fısıldadı.
 Acaba böyle bir cümleyi ne zaman duymuş ya da okumuştu? Ve neden aklına düşmüştü? 
(Giorgio Bassani, Kuru Otların Kokusu, YKY)

Basılmayan bir kitabın hüznünü yaşıyorum. Abartıyor olabilirim.
Hapisteki dostlar aklıma takılıyor.
Kaç zamandır demir parmaklık arkasında yatan gazetecileri, yazarları, siyasetçileri düşünüyorum.
Avrupa’da, Hitler’le Stalin arasında o korkunç cehennemi yaşayan, kitapları basılmayan, kitapları yakılan, hapislere atılan, gaz odalarına gönderilen, yıllarını memleketlerinden uzak sürgünde yaşayan, hatta çareyi intiharda bulanların hikayeleri gözümün önünden geçiyor.
Böylesine acıları bizler yaşamadık.
Ama yine de acılar mukayese etmek ne kadar doğru, bilemiyorum.
Yeni yıla kalbim kırık giriyorum.
Yazıdan kopmak mı?..
Kendi kendime ihanet gibi geliyor.
Daha yazacak hikayelerim var.
21 Aralık günü bir grup yazar çizer Edirne’ye gittik, Selahattin Demirtaş‘la dayanışma için.
Polis cezaevine yaklaştırmadı.
Mesajlarımızı okumak için bir kahvenin bahçesini uygun gördü. Fotoğraflar çekilirken, kahve çalışanları uyardı:

Aman abiler, kahvenin adı görülmesin fotoğraflarda, patron çok kızar!

Korku her yerde!
Herkes siniyor.
The Economist dergisinde, Reuters Enstitüsü’nün Türkiye’yle ilgili bir kamuoyu araştırması var:

Türklerin yüzde 65’i siyasal görüşlerini, başları belaya girebilir korkusuyla internette bile açıklamaktan korkuyor.

Yeni yıla yeni davayla başladım. 3 Ocak günü Çağlayan Adliyesi’nden çıkarken bir tweet attım:

YARGILANDIM!
4 Aralık 2015 tarihli T24’te çıkan “Silvan’dan: Bizi acılara ve ölümlere o kadar alıştırdılar ki” başlıklı yazımdan bu sabah 36. Ağır Ceza’da yargılandım; avukatım Fikret İlkiz derhal beraatimi istedi; duruşma 16 Nisan’a bırakıldı. 

Kısa savunmamda dedim ki:

Kürt sorunuyla ilgili olarak bugüne kadar dört kitap binlerce yazı yazdım. Hep barışı savundum. 
Bu yazı da öyledir, acıları ve        ölümleri kınayan bir yazıdır. Bu yazı da ifade özgürlüğü ve gazetecilik faaliyeti içinde yer alan bir yazıdır, suç değildir.

Bir aylık bir aradan sonra 2019’un bu ilk yazısını Selahattin Demirtaş‘ın hapisten attığı şu tweetle noktalıyorum:

Ne demişti Bertolt Brecht?
“Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, ancak mücadele etmeyen, zaten yenilmiştir.” 

O halde ben de diyorum ki yılmak yok, direnmeye devam.

Yazı: Hasan Cemal, T24

http://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/mucadele-eden-yenilgiye-ugrayabilir-ama-mucadele-etmeyen-zaten-yenilmistir,21265

PaylaşTweet
  • Yükselenler
  • Yorumlar
  • En son
Gültekin Avcı kimdir, neden müebbet hapis cezası aldı?

Gültekin Avcı kimdir, neden müebbet hapis cezası aldı?

13/02/2021

Cezaevindeki gazeteci Emre Soncan’dan sevgiliye mektup

08/11/2018
JournalistPOST’un ilk sayısı yayında

JournalistPOST’un ilk sayısı yayında

02/11/2020
Nesibe Baransu: En büyük zararı insanlardan gördük

Nesibe Baransu: En büyük zararı insanlardan gördük

01/02/2021

Hasan Cemal: Üç satırdan dolayı yazarların bileklerine kelepçe vuruluyor

1

TÜRKÖNE’NİN KIZI, BABASINI YAZDI: UMUDUMUZ TÜKENDİ!

1

ARKADAŞI, İSKENDURUN CEZAEVİ’NDE YATAN GAZETECİ MURAT UÇAR’I YAZDI…

1

Hesabı ele geçirilen gazeteciye dava

1
Mehmet Altan, ağabeyi Ahmet Altan’ı yazdı: Paltolu Donkişot

Mehmet Altan, ağabeyi Ahmet Altan’ı yazdı: Paltolu Donkişot

03/03/2021

Erdoğan’ın hedefindeki bir numaralı gazeteci Mehmet Baransu

03/03/2021

Gazeteci Mustafa Gökkılıç’a 8 yıl 4 ay hapis cezası

03/03/2021
Binlerce kişi gazeteci Mehmet Baransu’nun özgürlüğüne kavuşması için mesaj attı

Binlerce kişi gazeteci Mehmet Baransu’nun özgürlüğüne kavuşması için mesaj attı

25/02/2021
Jailed Journos

Jailed Journos

Tutuklu Gazeteciler

21’nci yüzyılın ilk çeyreği geride
kalırken ne yazık ki dünyanın dört bir
yanında gazeteciler halkı bilgilendirme
görevini yerine getirirken baskı, tehdit,
şantaj ve suikastlere maruz bırakılıyor.
Türkiye'de ise değişen rejimle beraber biat etmeyenlere değil meslek, yaşam hakkı tanınmamakta. Sitemiz mesleğini yapmaya çalışan meslektaşlarımızın sesi olmak için yayın yapmaktadır.

Kategoriler

  • Cezaevi Gündemi
  • Gündem
  • Haberler
  • Karikatürler
  • Manşet
  • Mektuplar
  • Raporlar
  • Videolar
  • Yazılar
  • About
  • FAQ
  • Support Forum
  • Landing Page
  • Buy JNews
  • Contact Us

© 2018 Jailed Journos Türkiye'de Tutuklu Gazeteciler.

Sonuç Yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Biz Kimiz?
    • Neler Yapıyoruz?
  • Tutuklu Gazeteciler Listesi
  • Haberler
    • Gündem
    • Haberler
    • Karikatürler
    • Videolar
  • Cezaevi Gündemi
    • Yazılar
    • Mektuplar
    • Videolar
  • Raporlar
  • İletişim

© 2018 Jailed Journos Türkiye'de Tutuklu Gazeteciler.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Yeni Oynatma Listesi Ekle