Gazeteci Seda Taşkın, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki hak ihlalleri ve keyfi uygulamaları yazdığı mektubunda, temiz su verilmediği için ciddi hastalık riskleriyle karşı karşıya olduklarını belirtti.
Haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri, yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları dolayısıyla 9 aydır tutuklu bulunan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Seda Taşkın, kaldığı Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde karşılaştıkları kimi hak ihlali ve uygulamaları kaleme aldığı mektup aracılığıyla aktardı.
Karşılaştıkları ihlallerine çözüm bulunması yerine her gün yeni bir ihlalle karşı karşıya kaldıklarını anlatan Taşkın, aylardır devam eden kirli su kullanımı nedeniyle birçok ciddi hastalığa yakalanma riskiyle karşı karşıya olduklarını söyledi.
‘HÜCRE TİPİ RİNGLER’
Hasta tutukluların bir metrekarelik alanlara ayrılmış ringlerle tedavi için hastaneye götürülmek istendiğini belirten Taşkın, “Bazen yol süresi bir saati geçiyor. Ağırlıkta ağır hastalar uzak hastanelere götürülüyor. Ağır hasta bir insan, bir saatten fazla böyle bir yerde kalamıyor. Tedavilerini aksatmak istemeyenler başta hastaneye bu ringle gittiler; ancak daha fazla fenalaşıp hastalıkları daha kötü bir aşamaya geldi ve şu an artık gidemiyorlar. Beyin tümörü, zehirli guatr tedavisi, astım, kalp-damar hastalıkları, son aşamada kas-kemik eklem tedavileri gibi yaşamı zorlayan, sürekli gözlem, tetkik ve bakım gerektiren, tedavileri aksamaması gereken hastalıklardır. Ancak ‘tek hücreli ring’ ile hasta nakli dayatılıyor ve tüm bunlar aksatılıyor. Dolayısıyla son aşamada olan bir sorun kronik bir hastalığa dönüşüyor, zaten ağır olan bir hastalık daha da ağırlaşıyor. Bu durum cezaevi yetkilileri ile görüşüldüğünde cezaevi dış güvenliğinin sorumluluğunda olduğu söyleniyor. Dış güvenlik ise yazılan şikayetlerin karşılığında, sorumluluğun cezaevinde olduğunu söylüyor. Bu durumda tutsaklar muhatapsız bırakılmış oluyor. Son duyumlara göre tüm cezaevi için sadece bu tip ‘tek hücreli ringlerin’ üretileceği söyleniyor. ‘Konforlu, klimalı’ gibi asılsız iddialar ise kılıf uydurmadır. Böyle keyfi, insan canını tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.
‘DİSİPLİN SORUŞTURMALARI KEYFİ YAPILIYOR’
Disiplin soruşturmalarının da keyfi bir boyut aldığını ve bu durumdan dolayı kimi tutukluların infazının yakılarak tahliyelerinin uzatıldığını kaydeden Taşkın, “Tutuklu ve hükümlere kişisel yaklaşan memurların söylemleri-tehditleri paralelinde disiplin soruşturmaları açılıyor. Disiplin cezaları veriliyor. Kasıtlı yaklaşılan, tahrik eden bir duruş ile bazen bir şahsa kafayı takıyor. Örneğin birine yersiz, haksız yere 4-5 defa üst üste disiplin cezası verildi. Yine hasta olup bir metrekarelik hücre tipi ring ile hastaneye gideceklere üst araması yapan personelin, üst aramasını onur kırıcı düzeyde tacize çevirmesine itiraz edenlere ‘hakkında istediğini yaparım, sen mahkumsun hiçbir şey yapamazsın’ denilerek, yine vekaleti olan avukatına ailenin telefonunu vermesi üzerine hiç uyarı yapılmadan ve daha bunun gibi pek çok altı boş ve vicdandan uzak tutumlarla disiplin cezaları, hücre cezaları verilmektedir. Halbuki bu disiplin soruşturmaları için gereklilikler uygulansa soruşturma boşa düşecek. Bu durum adaletsizliği bir kez daha ortaya koyuyor. Ve hatta infaz yakarak 3-4 yıl daha fazladan cezaevinde yatması sağlanıyor. Kimi tutsaklar bu keyfi cezalar yüzünde infazı yandı, yanmak üzere olanlar var. Burada bir arkadaşın infazı yandı ama cezaevi bunu neye göre, hangi konuya göre yaptığını açıklamıyor. Hiçbir dayanağı olmayan bu karar yüzünden 10 ay sonra tahliye olması gerekirken, tutukluluğu beş yıl daha uzadı” diyerek, yaşananları aktardı.
‘TUTUKLULARA GEREKEN BESİNLER VERİLMİYOR’
Hastalıklarından dolayı yiyeceklerine dikkat etmesi gereken hasta tutukluların alması gereken besinlerin kendilerine verilmediğini söyleyen Taşkın, buna ilişkin ise şunları aktardı: “Ağır hastalık durumlarında alınması gereken gıdalar var; mide-bağırsak sorunları, kemik erimesi, diyabet, kalp-damar hastalıkları, kolesterol, tansiyon, hipertiroid- hipotiroid, zehirli guatr, kanser risk taşıyan durumlar ve çocuklar için vitamin mineral desteği gibi. Teşhisi koyan doktorların gerekli gıda önerisini resmi belgeler ile yapıyor. Cezaevinin bu konuda yeterli imkanları var. Ancak bu hasta tutsaklara gerekli besinler verilmiyor. Diyabet hastasına pirinç, patates veriliyor. Ülser hastasına yağlı, salçalı hatta baharatlı yemekler, kolesterolü olana et bile değil yağ bezeleri veriliyor. Bu hatalar insanları komalık edecek yanlışlıklardır. Her gıdayı tüketemeyen hasta tutsaklar bu şekilde günlerce aç kalıyor.”
MUSLUKTAN AKAN KİRLİ SU YAŞAMI TEHDİT EDİYOR
Daha önce de aynı cezaevinde su kotası getirildiğini bunu gündeme getirdiklerini ancak halen çözüm bulunmadığını ifade eden Taşkın, halen musluklardan kirli suların aktığını bunun da ciddi riskler taşıdığını söyledi. Taşkın, şunları yazdı: “Su sorunu aylardır devam ediyor. Birçok tutuklu bununla bağlantılı sorunlar yaşıyor. Öyle ki herkesin cilt kanseri olması için çok uygun bir zemin oluştu. Kirden kapkara bazen kırmızı, bazen yağlı ve kireçli su ile yaşamımızı idame ettirmek zorunda kalıyoruz. Temizlik ihtiyaçlarını cezaevi karşılamak durumundadır. Ancak bu önemli sorunun karşılanmaması bizlerin üzerinde derin sorunlar yaratacaktır. Temiz ve yeterli suya ulaşamıyoruz. Temizlik ve bakım ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Tüm bu sorunlar salgın hastalıklara zemin sunuyor. Bu sorunun çözülmemesi ciddi hastalıkları beraberinde getirecektir. Kaldı ki bir süre tifo ve uyuz salgınları da yaşandı. Şu anda da vücutlarımızda yaralar oluşmakta ve bu yaralarda artış yaşanıyor. Vücutta kaşınma, kadın hastalıkları, gözlerde kanlanma ve kaşınma, kulak enfeksiyonu, mide-bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonları, kaş ve saçlarda dökülme gibi pek çok hastalık yaşanıyor. Burası kapasitesi geniş bir cezaevi. Bu sorunlar tutuklu-hükümlüleri olduğu kadar idari personeli de tehdit ediyor. Salgın hastalıkların kendini tekrar etmesi olumlu bir gidişat değil, oluşacak ciddi yaygın hastalıkların habercisidir. Böylesi bir sorumluluk bir cezaevi idaresi için taşınamayacak bir sorundur.”
Taşkın, mektubunun sonunda söz konusu ihlaller ve keyfi uygulamalara karşı kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı.
Kaynak: Evrensel