Anayasa Mahkemesi (AYM), “ihlâl” kararına rağmen yerel mahkemece tahliye edilmeyen ve yargılama sonunda beraat eden Mehmet Altan’a 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
AYM Birinci Bölüm, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay içtihatlarına atıf yaptığı 9 Ocak 2020 tarihli kararında, Yüksek Mahkeme kararlarının nihai ve bağlayıcı olduğunu, yerel mahkemelerin görevinin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini tartışmak değil, hak ihlâline yol açan durumu ortadan kaldırmak olduğunu söyledi.
Altanlar davası kapsamında 22 Eylül 2016 tarihinde tutuklanan Mehmet Altan’ın tutukluluğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru 11 Eylül 2018 tarihinde karara bağlanmış, AYM Genel Kurulu, Mehmet Altan’ın tutukluluk hâlinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü haklarını ihlâl ettiğine hükmetmişti. Ancak yargılamayı yürüten İstanbul 26. Ağır Ceza ve itiraz mercii olarak görev yapan İstanbul 27. Ağır Ceza mahkemeleri, AYM kararına rağmen Altan’ın tahliye edilmesi taleplerini reddetmişti. Altan’ın avukatları bunun üzerine 30 Mart 2018’de ikinci kez AYM’ye başvurmuştu. Altan, AYM kararından 6 ay sonra, 27 Haziran 2018 tarihinde, hakkındaki AYM kararı uyarınca istinaf mahkemesinin tensip zaptıyla tahliye edilmişti.
Yerel mahkemenin Altan hakkında verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından 5 Temmuz 2019’da beraatinin gerektiği görüşüyle bozulmuştu. Yargıtay da bu kararında Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına dikkat çekmişti.
“Yerel mahkemenin kararı tanımaması AİHS’in ihlali anlamını taşıyor”
AYM kararında, Altan’ın 2017’de AİHM’e de başvurduğu, AİHM’in de 20 Mart 2018’de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine karar verdiği anımsatıldı ve yerel mahkemenin, “Anayasa Mahkemesi dosyadaki unsurları değerlendiremez” görüşüne katılmadığı vurgulandı. AYM kararında, AİHM’e göre de Yüksek Mahkeme kararlarının nihai ve bağlayıcı olduğu, buna karşılık İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Altan’ı serbest bırakmamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlâli anlamını taşıdığı kaydedildi.
AİHM’in, “bir mahkemenin nihai ve bağlayıcı kararlar verme yetkileriyle donatılmış bir anayasa mahkemesinin yetkilerini sorgulaması, hukuk devleti ve hukuki güvenlik temel ilkelerine aykırıdır” yorumunu yaptığının anımsatıldığı kararda, bunun özgürlük ve güvenlik hakkının ihlâli anlamına geldiğinin tespit edildiği vurgulandı.
“Nihai değerlendirme AYM’ye ait”
Kararda, “derece mahkemelerinin görevi Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin kapsamını değerlendirmek değil Anayasa Mahkemesince tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmaktan ibarettir” şeklindeki Şahin Alpay kararına atıf yapıldı.
Kararda şöyle denildi: “Anayasa Mahkemesinin bu nitelikteki ihlal kararları sonrasında derece mahkemelerinin ön koşulunun bulunmadığı tespit edilen tutukluluğu sona erdirmeleri gerekir. Aksi takdirde ihlal ve sonuçları ortadan kaldırılmamış olur. Bununla birlikte daha önce tutuklama gerekçesi olarak gösterilmeyen, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında değerlendirilmemiş olan yeni olgularla suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin ortaya konulabildiği oldukça istisnai durumlarda da ihlal kararının gereklerinin yerine getirildiği kabul edilebilir. Ancak derece mahkemelerinin bu husustaki takdir aralığı ilk tutuklamaya göre oldukça sınırlıdır. Böyle bir durumda kuvvetli belirtinin yeni olgularla ortaya konulup konulmadığı yönündeki nihai değerlendirme Anayasa Mahkemesine aittir.”
Tazminat ödenmesine hükmedildi
Altan’ın tutukluluğunun Anayasa Mahkemesi kararına rağmen ortadan kaldırılmadığının anlatıldığı kararda, bunun anayasadaki güvencelere aykırı olduğu ifade edildi. Kararda, “Sonuç olarak -mahkemeye erişim hakkının sağladığı güvencelerle de bağdaşmayacak şekilde- Anayasa Mahkemesinin tutukluluğa ilişkin ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” denildi. Anayasa Mahkemesi, Altan’a 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Karara muhalif kalan Serdar Özgüldür ise Altan’ın istinaf mahkemesi kararıyla tahliye edildiğini ve böylece Yüksek Mahkeme kararının yerine getirildiğini savundu.
Kaynak: t24