Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinde âdettir… Başkan tekrar seçilince -ki, seçilmemesi mümkün değil- mutlaka belli oranda af çıkarır.
Ülkemizde Devlet Bey, seçimden önce çıkarılsın istemişti. Seçim sonrası siyasî tablo Devlet Bey’in sözüne gelineceğini gösteriyor.
Beklenti çok yüksek ama nasıl bir ayırım yapılıp af çıkarılacak? Bir formül bulmaları gerekiyor.
…
Af için formül belli… “Rejim” demeyeyim, hadi “sistem” diyeyim, aynı kapıya çıkar, “Başkanlık Sistemi”ne geçtik. Bir kararnameye bakar. Şunlar şunlar hapisten çıkarılacak; şunlara şunlara zinhar af yok, denecek ve iş bitecek.
…
Halk affa itiraz eder mi? Son seçim gösterdi… Ne yapsa yeridir, diyor ve itiraz etmiyor! …
Öyle bir darbe geçirdik ki… Allah düşman başına vermesin! 15 Temmuz’dan bahsediyorum.
Gazeteciler, ellerine silâh almadılar. Kanuna aykırı bir yayına girişmediler. Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmediler. (Her şeyin önünde esas ölçü “R. T. Erdoğan’a “hakaret” çünkü), sadece ve sadece “muhalif” idiler. Hemen hiçbirinin sınırı aştığını düşünmüyorum.
Darbeyle alâkaları olmadığı gibi, darbecilere kapı aralayan, yollarına taş döşeyen hiyerarşik yapının da içinde yer almadılar. İddianamelerde, hiyerarşik yapıda yer aldıklarından bahsedilmediği gibi, şifreli telefon konuşmaları olduğuna dair kayıt da bulunmuyor. Hepsi darbeye kalkışıldığını öğrenir öğrenmez lanet okudular. Ama çoğu hapiste!
Daha önce bu meseleyi yazmış, gazeteciler içinde örnek olarak üç isim vermiştim: Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mehmet Altan…
Çok şükür kısa aralıklarla Ali Bulaç ve Mehmet Altan serbest kaldı. Sıra Ahmet Turan Alkan ve diğerlerinde… Yargıtay’ın yeni içtihadı var. Reis işmar ederse bu içtihat çok insanı serbest bıraktırabilir.
24 Haziran gecesi, Recep Tayyip Erdoğan, “81 milyonu kucaklayacağım.” demişti, “Âdil olacağım.” demişti.
Gelin, gönül kazanalım.
Yazı: Arslan Tekin, Yeniçağ
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/adalet-gonul-kazanalim-47978yy.htm