Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gazeteci-yazar Ahmet Altan’ın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası “terör örgütü üyesi olduğu” gerekçesi temelindeki geçici tutukluluk sürecinde meydana geldiği ileri sürülen hak ihlali iddiaları davasında kararını açıkladı. Mahkeme, Altan’ın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile güvence altında olan “özgürlük ve güvenlik” ve “ifade özgürlüğü” haklarının ihlal edildiği sonucuna vardı. Buna karşılık, Altan’ın “siyasi gerekçeyle tutuklandığı” tezini kabul etmedi.
Ahmet Altan’ın Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerinin “darbe girişiminden haberdar olmuş olduğu” anlamına gelemeyeceğini belirten AİHM, Türk yargısı tarafından yürütülen bu mantığın “kabul edilebilir bir değerlendirme olamayacağı” sonucuna vardı. Altan’ın, geçmişte yöneticisi olduğu Taraf gazetesindeki yazılarının, hakkında geçici tutuklama kararı verilmesini meşru kılamayacağını belirten AİHM, dosyada Ahmet Altan’a yöneltilen suçların işlendiğini gösteren “makul şüpheye dayalı hiçbir bulguya rastlanamadığını” kaydetti. Bu tespitlerden yola çıkan Mahkeme, AİHS’nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının ihlal edildiğine hükmetti.
Uzun tutukluluk normal!
Mahkeme, soruşturma dosyasına erişimi geciktirilen Ahmet Altan’ın, mahkeme önünde hakkındaki iddialara karşı çıkma olanağının kısıtlandığını da belirtti, bu durumu AİHS’nin aynı maddesinin 4’üncü fıkrasının ihlali olarak değerlendirdi. AİHM, buna karşılık Altan’ın uzun süren geçici tutukluluk dönemini, darbe girişimi ve OHAL koşullarını göz önünde bulundurup “kabul edilebilir” olarak tanımladı. Mahkeme, Ahmet Altan vakasında geçici tutukluluk süresiyle ilgili tazmin mekanizmasının işlemediği sonucuna da vararak, AİHS’nin 5’inci maddesinin 5’inci fıkrasının ihlal edildiği sonucuna vardı.
İfade özgürlüğü ihlal edildi
AİHM, Ahmet Altan’ın ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine de hükmetti. İfade ve basın özgürlüğünün “demokratik toplumun ana temellerinden biri olduğunu” hatırlatan Mahkeme, Altan’ın bir terör örgütü ile işbirliği yapmakla suçlanıp ağır hapis cezasına mahkum edilmiş olmasının ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğunu, ancak makul şüphe olmaksızın tutuklandığı için bu müdahalenin hukuki planda meşru gösterilemeyeceğini not etti.
“Siyasi gerekçe” tezi
Mahkeme, Ahmet Altan’ın “siyasi nedenlerle tutuklandığı” tezini ise kabul etmedi. “Susturulmak” için tutuklandığı tezini işleyen Altan, “iktidar yanlısı medya tarafından hedef seçildiğini” ve “muhalif gazetecileri susturmak için mazeret olarak kullanıldığını” ileri sürmüş ve AİHS’nin 18’inci maddesinin ihlal edildiğini savunmuştu. Bu tezler, davaya Altan’ın yanında müdahil olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic tarafından da desteklenmişti. Haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlanmasıyla ilgili 18’inci madde, “anılan hak ve özgürlüklere AİHS hükümleri ile izin verilen kısıtlamaların, öngörüldükleri amaç dışında uygulanamayacağını” söylüyor. Bir diğer deyişle, yetkinin suistimal edilmesini yasaklıyor.
AİHM, Altan’ın tutuklanışının, düşüncelerini açıkça ifade etmesi önünde caydırıcı etkisi olduğunu ve hükümet politikaları ve güncel siyasetle ilgili haber ve yorum yapan tüm gazetecileri etkileyen bir otosansür ortamı yarattığını kabul etti, ancak bunların AİHS’nin 18’inci maddesinin ihlali için yeterli olmadığına kanaat getirdi.
“Soruşturma meşru”
Darbe girişimi ve ardından ilan edilen OHAL sonrası soruşturma yürütülmesinin “meşru” olduğunu not eden AİHM, Altan’ın darbe girişimin hemen sonrasında tutuklandığını ve kendisine yöneltilen suçlamalara dayanak oluşturan eylemlerin çoğunun darbe girişiminin hemen öncesinde gerçekleştiğine vurguda bulundu.
Gerekçeli kararın bu bölümünde, dosyada hiçbir üst düzey kamu görevlisinin, Altan’ın sonradan tutuklanması amaçlı bir ifade veya müdahalesinin bulunmadığına işaret edildi. AİHM, geçtiğimiz aylarda açıkladığı Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarında, bazı üst düzey Türk siyasilerin bu iki isimle ilgili ifadelerini 18’inci maddenin ihlali için gerekçe olarak kullanmıştı.
16 bin euro tazminat
AİHM’ye göre, davacı hakkında soruşturma açılmış veya geçici tutuklama kararı alınmış olması, otomatik olarak “susturulmak istendiği” anlamına gelmiyor. Ahmet Altan davasında da 18’inci maddenin ihlal edildiğini söylemek için yeterli unsur mevcut değil.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserine ek olarak, BM ifade özgürlüğü özel raportörü, Uluslararası Basın Enstitüsü, PEN International, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Sınır Tanımayan Gazeteciler ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu gibi kuruluşlar da Ahmet Altan’ın yanında davaya müdahil olmuştu.
Karar gereği Ankara, Ahmet Altan’a 16 bin euro manevi tazminat ödeyecek. Karara olası itiraz için tarafların üç ay süresi bulunuyor.
Kaynak: DW Türkçe
https://www.dw.com/tr/aihmden-ahmet-altan-karar%C4%B1/a-57179600