Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma kararının ardından, Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu altı kişiyi yeniden yargılayan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Kasım 2019 tarihinde davayı hükme bağlamıştı. Mahkeme, cezalandırılmasına yeter kesin delil bulunmaması nedeniyle Mehmet Altan’ın beraatine; “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmekten” suçlu bulduğu Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın hükümle birlikte tahliyelerine; “terör örgütü üyeliğinden” suçlu bulduğu Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül’ün ise tutukluluklarının devamına karar vermişti.
Altan’ın eylemleri gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmedi
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Altanlar davasına ilişkin gerekçeli kararını tam 1 ay sonra açıkladı. Mahkeme gerekçeli kararında, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezası verdiği Altan’ın, davaya konu olan eylemlerinin gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Gerekçeli kararda, Altan’ın Taraf gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olması, “haberdar.com” isimli haber sitesinde yazarlık yapması ile “Ben buradayım benimle konuşun”, “Mutlak korku”, “Ezip geçmek” ve “Montezuma” başlıklı köşe yazılarının “örgüte hizmet niteliğinde olduğu” değerlendirildi.
Kararda ayrıca Altan ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “Can Erzincan isimli televizyon kanalında diğer sanıklar Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan ile gerçekleştirdikleri ‘Özgür Düşünce’ isimli programda konuşma yaptığı ve bu itibarla örgütün anayasal düzene karşı icra edeceği kalkışma öncesindeki sürece mutad siyasi muhalefet görüntüsü vermeye çalışmak ve örgütün sempatizan sınıfını oluşturan geniş halk kitleleri nazarında sözde meşruiyetini korumak amacına hizmet eder mahiyetteki, gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi de mümkün olmayan eylemlerinin örgütün amacına hizmet niteliğinde olduğu ve hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etmek suçunu oluşturduğu sonuç ve kanaatine varılarak cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.”
Mahkeme, Altan’a alt sınırdan uzaklaşarak verdiği cezanın gerekçesini ise “kastın yoğunluğu” olarak açıkladı.
Ilıcak’ın çalıştığı kurumlar verilen cezaya gerekçe yapıldı
Nazlı Ilıcak hakkında “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası veren mahkeme gerekçesinde, Ilıcak’ın eylemlerinin de gazetecilik faaliyeti kapsamında olmadığını söyledi. Ilıcak’a verilen cezanın gerekçesi olarak da “örgüte müzahir” yayın organlarında uzun zaman yazarlık yapması, ‘Her taşın altında the cemaat mı var” isimli kitabı ve Altan kardeşlerle beraber katıldığı Can Erzincan televizyonundaki program gösterildi. Kararda, Ilıcak’ın yargılama sürecinde pişmanlık duyduğunu belirtmesi üzerine cezada indirime gidildiği yazıldı.
“Kesin, somut ve yeterli delil yok”
Mehmet Altan’a verilen beraat kararının gerekçesi ise şu şekilde açıklandı: “Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği ve olası bir askeri darbeye zemin hazırlamayı amaçladığı kanısına varılmasını sağlayacak olgusal bir dayanağın dosya kapsamında bulunmadığı, sanığın zerine atılı terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılmasına yeter kesin, somut ve yeterli bir delil elde edilemediğinden beraatine karar vermek gerekmiştir.”
Mahkeme, “terör örgütü üyeliği” suçundan 10 yıl 15 ay hapis cezasına çarptırdığı Fevzi Yazıcı’nın ve Yakup Şimşek’in gerekçesini de Zaman gazetesinde çalışmış olmaları, Bank Asya’da katılım hesabı açmaları, Zaman gazetesinin “Sükutun çığlığı” başlıklı reklam filminin hazırlanmasında yer almalarına dayandırdı.
Yine “terör örgütü üyeliği” suçundan 12 yıl hapis cezası verilen Şükrü Tuğrul Özşengül’ün gerekçesi ise şöyle: “Sanığın darbe girişiminin gerçekleştiği gün örgütün diğer medya unsuru şahıslarla birlikte örgüte ait internet üzerinden yayın yapan STV kanalında ‘Özgürlük Zamanı’ isimli programa katılarak söylemiş olduğu sözler değerlendirildiğinde FETÖ/PDY oluşumunun hedef ve çıkarları doğrultusunda örgüt üyesi olarak faaliyet gösterdiği, örgüt üyesi sıfatına haiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.”