AP’nin Hristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat, Muhafazakâr, Liberal, Yeşiller ve Sol grupları tarafından ortaklaşa kaleme alınan karar metninde, “Mumay ve keyfi tutuklu gazeteciler, medya çalışanları, siyasi muhalifler, insan hakları savunucuları, devlet memurları ve akademisyenler hakkındaki suçlamaların düşürülmesi” istendi.
Türkiye’de “demokratik standartların giderek kötüleşmesinden, eleştirel seslere yönelik amansız baskılardan ve bağımsız gazetecilerin, aktivistlerin ve muhalefet üyelerinin hedef alınmasından derin endişe duyulduğu” ve “eleştiri ve araştırmacı gazeteciliği bastırmak için yasal sindirme, sansür ve mali baskı yöntemlerinin sıkça kullanıldığı” görüşleri not edildi.
Kararda, Türkiye’de 2020’de çıkarılan sosyal medya kanununun ve 2022’de yürürlüğe giren dezenformasyonla mücadeleye ilişkin yasal düzenlemenin Türk hükümeti tarafından “gazetecileri sistematik biçimde susturmak ve kontrol etmek için kullanıldığı” savunuldu. Bu yıl sonunda kabul edilmesinin beklendiği belirtilen “etki ajanlığı” düzenlemesi için “kaygı verici” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’de yargı sisteminin “siyasi planda araçsallaştırıldığı” görüşüne de yer verilen kararda, “basın özgürlüğüne saygı duyması ve insan hakları alanında uluslararası yükümlülükleriyle uygun davranması” konusunda Ankara’ya çağrıda bulunuldu.