İstanbul’da 23 Nisan’da gözaltına alınan 9 gazeteciden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile gazeteci Erdoğan Alayumat 26 Nisan’da “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı.
Dosya avukatlarından Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi üyesi Emine Özhasar, gazetecilere dönük suçlamaları değerlendirdi. Özhasar, Özgür Basın emekçilerine dönük gözaltı ve tutuklama süreçlerinin siyasi saiklerle yürütüldüğünü kaydetti.
“Haberlerin ortak özelliği MA’da çıkması”
Gazetecilerin haberleri ve kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmelerinden suçlandığını dile getiren Özhasar, “Müvekkilim Erdoğan Alayumat özelinde bir değerlendirme yapacak olursak, MA’da yayımlanan 20 tane haberinin suçlama olarak dosyaya konulduğunu görüyoruz. Haberlerin ortak özellikleri MA’da çıkması ve haberlerde ‘Öcalan, İmralı, tecrit’ kelimelerinin bulunması. Bu 3 kelimenin geçtiği tüm haberleri alıp dosyaya suçlama olarak eklemişler. Yine mesela Erdoğan Alayumat’tın dosyasında telefon görüşme kayıtları var. Bugün siz nasıl beni arayıp buraya gelip röportaj yaptıysak o tarz görüşmeler var” ifadelerini kullandı.
Ödül aldığı haberde suçlama konusu oldu
Alayamut’a 2020’de Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülünü kazandıran Garzan Mezarlığı’nda kemikleri kaçırılarak Kilyos’ta bir kaldırıma gömülen HPG’lilerin haberiyle ilgili görüşmelerin de müvekkilinin dosyasına konulduğunu belirten Özhasar, “Bununla ilgili bir belgeselci arkadaşıyla yaptığı görüşme dosyada bulunuyor. Dosyadaki 5 sayfa bu kayıtlardan oluşuyor. Konuşmalar, ‘belgeseli nasıl çekebilirim, kimden fikir alabilirim’ şeklinde konuşmalardır” dedi.
“Gözaltı ve tutuklama sırasında hak ihlalleri yaşandı”
Dosyada MA’da çalışmanın suç olarak lanse edildiğine dikkati çeken Özhasar, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eski MA muhabiri Cemil Uğur hakkındaki emsal kararını hatırlattı. Özhasar, “AYM, 2022’de verdiği kararla şunu söylüyor: ‘Bir ajansta çalışma olgusu tek başına suçlamaya konu edilemez.’ Ama bu haberlerin, bu dosyada olması ya MA’da yayımlanmasından kaynaklı ya da içerisinde ‘Öcalan’, ‘İmralı’ ve ‘tecrit’ geçiyor olmasından kaynaklıdır” diye konuştu.
Gözaltı ve tutuklama esnasında hak ihlallerinin yaşandığını belirten Özhasar, dosyaya gizlilik kararı konulmasının bu ihlallerden biri olduğunu belirtti. Özhasar, dosyaya bakan soruşturma savcısının izinli olduğunu ve gazetecilerin savcılık ifadesinin 5 ayrı savcı tarafından alındığını belirterek, “Soruşturmayı yürüten savcı değil de başka savcılar tutuklamaya sevk kararı verdi. Bu da ‘doğrudanlık’ ilkesinin ihlalidir. Eğer hukuk uygulansaydı gazetecilerin hiçbiri tutuklanmayacaktı. Çünkü tamamı basın faaliyeti ve gazetecilik yapmalarından kaynaklı suçlamalardı” değerlendirmesi yaptı.
“Haber yapmak suç değil”
Haber yapmanın suç olmadığının altını çizen Özhasar, “Bu haberleri yapmak suç değil, kamuoyunu ilgilendiren her konuda gazeteci haber yapabilir. Ben cezaevleri ziyaretlerini yaparken, tutuklu gazetecileri en fazla motive eden şeyin onlarla dayanışmanın sürüp sürmediği olduğunu gördüm. O yüzden bu dayanışmayı bitirmemeliyiz. Yarın hakikati söylenen tüm insanlar gözaltına alınıp tutuklanabilir. Bu yüzden siyasi saiklerle yürütülen tüm soruşturmalarda doğrunun hakikatin çevresinde olup, dayanışmak gerekiyor” şeklinde konuştu.