Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Halit Basık’ın 30 Haziran 2016 tarihinde yaptığı başvuru sonrasında 18 Mayıs 2021 tarihinde verdiği karar Resmi Gazete’de yayımlandı. AYM, Hatay’ın yerel gazetelerinden olan Onuncu Köy gazetesinde köşe yazarlığı yapan Basık’ın 2013 yılında yaptığı iki ayrı haberde kullandığı ifadeler dolayısıyla hakaret suçundan 1 yıl 9 ay artı 7 ay hapis ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri ile korunan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlali olduğuna ve başvurucunun yeniden yargılanarak kendisine 13 Bin 500 Lira tazminat ödenmesine hükmetti.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, Basık’ın yaptığı haberlerde bahsi geçen kişinin şikayeti üzerine iddianame hazırladı ve Basık’ın yaptığı haberlerdeki ifadeleri yüzünden hakaret suçunu işlediğini iddia ederek cezalandırılmasını talep etti. Hatay 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Basık’ın 02 Nisan 2013 tarihli haberinde kullandığı ifadeler nedeniyle hakaret suçundan 1 yıl 9 ay, 25 Nisan 2013 tarihli haberinde kullandığı ifadeler nedeniyle de hakaret suçundan 7 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verdi.
Mahkeme, hükmün açıklanmasını da geriye bırakmamıştı.
Bunun üzerine temyize giden Basık’ın cezası 30 Mart 2016 tarihinde Yargıtay 18. Ceza Dairesi tarafından onaylanmıştı. Basık ise Yargıtay kararı sonrası AYM’ye başvurmuştu.
AYM KARARI: BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi (AYM), yaptığı haberler nedeniyle “hakaret” suçundan mahkumiyetine hükmedilen gazetecinin başvurusunda, “ifade ve basın özgürlüğünün” ihlal edildiğine hükmetti ve başvurucuya 13 bin 500 lira tazminat ödenmesine karar verdi.
KARARIN GEREKÇESİ: GAZETECİLER KAMUOYUNU YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞABİLİR
Başvuruyu, Anayasa’nın 26 ve 28’inci maddelerinde düzenlenen ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendiren Anayasa Mahkemesi, herkesin düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin bulunduğuna işaret etti. Temel hak ve hürriyetlerin, yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabileceği vurgulanan kararda, bu sınırlandırmaların, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı kaydedildi.
Olayda, başvurucunun cezalandırılmasına konu edilen ifadelerin, ilk derece mahkemesi tarafından olgusal isnat olarak nitelendirildiği, gazetecinin iddialarının hangi sebeplerle hakaret suçunu oluşturduğuna dair değerlendirme yapılmadan hüküm verildiği anlatıldı.
“Gazetecilerin kamuoyunu yönlendirmeye çalışmaları, demokratik bir toplumda kaçınılmazdır”
Kararda, şu tespitler yapıldı:
“Gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirmeye, hatta yönlendirmeye çalışmaları, demokratik bir toplumda kaçınılmazdır. Rahatsız edici de olsa yapılan bilgilendirme ve eleştirilerin cezalandırılması caydırıcı etki doğurarak, toplumdaki ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açabilir. Cezalandırılma korkusu, çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine engel olabilir.
İlk derece mahkemesinin, başvurucu aleyhine davayı kabul etmesini haklı göstermek için sunduğu gerekçeler, uygun ve yeterli kabul edilmemiş, başvurucunun Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri kapsamındaki ifade ve basın özgürlüğü haklarına uygulanan sınırlamaların toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği kanaatine ulaşılmıştır.”