CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 24 Temmuz Basın Bayramı’nda Silivri Cezaevi’ndeki tutuklu gazetecilerle görüştü. Çakırözer, gazetecilerin “Özgürlük yoksa kutlanacak bayram da yok” dediğini aktardı. Çakırözer aracılığıyla mesaj yollayan Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, AKP’nin Meclis’e sunduğu sosyal medya düzenlemesini “Toplumu sessizliğe mahkum edecekler” diye değerlendirdi. Yazar Ahmet Altan kendisi hakkındaki dosyayla ilgili “Dünyada örneği görülmeyen bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi’ne götürdük” derken, Yazar Mümtaz’er Türköne “Anayasa Mahkemesi ‘sadece gazete yazılarından tutuklama olmaz’ diyor. Ama ben sadece köşe yazılarım nedeniyle 4 yıldır cezaevindeyim” ifadelerini kullandı.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 24 Temmuz Basın Bayramı’nda Silivri Cezaevi’ndeki tutuklu gazetecileri ziyaret etti. Çakırözer, ilk olarak cezaevinde gazeteciler Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, muhabir Hülya Kılınç ve Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ile görüştü ve onların mesajlarını aktardı.
Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan dışarıdaki meslektaşlarına Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajında, “Korksalar da cesaret gösterip yazmaya devam etsinler. Gerçeğin gücüne inansınlar. Gazetecilerin cesaret göstermesi, topluma öncü olması gerekir” dedi.
“Cesaret bulaşıcıdır, dayanışma büyütülmeli”
Pehlivan, Meclis’te görüşülmeye başlayan sosyal medya düzenlemesi ile yurttaşların daha fazla korkutacaklarını söyleyerek, “Toplumu sessizliğe mahkum edecekler. O sessizliğin yırtılması lazım. Bunun için gazetecisi, siyasetçisi, herkesin korkmadan gerçekleri söylemesi lazım. Burada toplumsal muhalefete, gazetecilere, aydınlara büyük görev düşüyor. Cesaret bulaşıcıdır. Dayanışma büyütülmeli” çağrısında bulundu.
Yaşadıklarının bir ‘hukuk katliamı’ olduğunu belirten Pehlivan, şunları kaydetti: “Burada hukuk intikam aracı olarak kullanılıyor. Bu ülkede savcı ve hakimler mesleğe başlamadan önce bir ay tutuklu kalarak cezaevlerinde staj yapmalı. Bir hafta bu koğuşlarda kalmalı. Kalmalı ki, tutukluluğa devam kararı aldıklarında insanlar nerede kalıyor, neyi yaşıyor, hangi acıyı çekiyor bunları bilmeli. Öyle bir infaz yasası çıktı ki FETÖ borsasından yargılanan savcılar, hakimler yararlanabilirken biz gazeteciler ve düşünce suçluları yararlandırılmadık. Bunun adı adalet değildir.”
Ağırel: Olmayan bir şeyin neyini kutlayacağız?
Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajında, şu ifadeleri kullandı: “Bugün bayrammış. Ama aynı Abdülhamit dönemi gibi ülkede sansür sürüyor. Olmayan bir şeyin yani basın özgürlüğünün neyini kutlayacağız. Özgürlük olmazsa kutlanacak bir şey de yoktur. Burada bedenimiz tutsak olsa da fikrimiz hür. Bu davadan beraat edeceğime inanıyorum. Hiçbir suçum yok. Bana yaşatılan bu hukuksuzlukları asla kabul etmiyorum. ”
Kılınç’tan mesaj
Basın ve İfade özgürlüğünün olmadığı bir ortamda kutlanacak bir bayram olmadığını söyleyen Hülya Kılınç şunları belirtti:
“Bizim yaşadıklarımız umarım gazetecilerin birbiriyle dayanışmasını sağlar. Meslektaşlarımız, bize ve tutuklu gazetecilere daha fazla sahip çıkmalı ve dışarıda sesimiz olmalılar. Ancak bu şekilde karanlıkları aydınlığa çıkarabiliriz. Gazeteciler bu ülkede demokrasi için, halkın haber alma hakkı için öyle bedeller ödemiş ki bizim yaşadıklarımız yanında hiç kalır. Umutsuz değilim, bu zor günleri dayanışma ile aşacağız. Önümüzdeki 24 Temmuz’ları özgürlükler açısından bayram gibi kutlayacağımız bir Türkiye diliyorum.”
Altan: Yargıda keyfi uygulamalar son bulsun
Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde yazarlar Ahmet Altan ve Mümtaz’er Türköne ile de görüştü. Altan, Ağır Ceza Mahkemesi’nin kendisini hükümle birlikte serbest bıraktığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ağır Ceza Mahkemesi hükümle birlikte beni serbest bıraktı ama hemen yanındaki mahkeme böyle bir yetkisi olmamasına rağmen beni yeniden tutuklattı. Dünyada örneği görülmeyen bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Burada bir ilke kararı alınması lazım. Böyle keyfi hukuk olmaz. Diğer tutuklu gazetecilerin de denetimli serbestlikten faydalanma aşamasına geldiklerinde bırakılmaması bir başka büyük hukuksuzluk. Cezaevlerinde 4-5 yıldır yatan ve denetimli serbestlikten faydalanarak özgürlüğüne kavuşması gereken bir çok gazeteci keyfi bir şekilde bu hakkından mahrum bırakılıyor. Yargıda bu keyfi uygulamaların artık son bulması lazım.”
Türköne: Ben sadece köşe yazılarım nedeniyle 4 yıldır cezaevindeyim
Yazar Mümtaz’er Türköne ise, 17-25 Aralık sürecinde yazdığı yazılar nedeniyle 4 yıldır hukuksuzca cezaevinde tutulduğunu söyledi. Türköne, “Anayasa Mahkemesi sadece gazete yazılarından tutuklama olmaz diyor. Ama ben sadece köşe yazılarım nedeniyle 4 yıldır cezaevindeyim” dedi.