3 Mayıs Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı bir karar ile tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmasına karar verilen bir tarih.
Bugün için amaç basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve dünyada basının aşırı sansür edildiği ülkelere bir mesaj göndermek. Bunun yanında gün boyu çeşitli organizasyonlar ile görevini yaparken öldürülen gazetecileri anmak ve yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak.
2018 yılının ana organizasyonu ise UNESCO ve Gana Cumhuriyeti İşbirliği ile ülkenin Accra şehrinde gerçekleştiriliyor. İki gün boyunca süren konferanslarda dünyada basın özgürlüğünün genel durumu ve ülkelerin özel durumları konuşuluyor.
Basın özgürlüğünün, gücü dengelemek konusundaki önemi ve gerekliliğine yapılan vurgu bu yılki organizasyon için seçilen başlıkta kendini gösteriyor: “Gücü kontrol ve dengede tutmak: Medya, Adalet ve Hukukun Üstünlüğü”
Türkiye’nin durumu
Dünya genelinde basın özgürlüğü önündeki engellerin ve sorunların tartışıldığı günde gözler bir kez daha Türkiye’nin karnesine çevriliyor.
Türkiye son birkaç yıldır bazı endekslerde ‘özgür olmayan’ kategoride yer alıyor. Birkaç yıl öncesine kadar ‘kısmen özgür’ kategorisinde olan ülke Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre şu an 180 ülke arasında 157. sırada bulunuyor. Son değerlendirmede 4 basamak daha gerilemiş olan Türkiye aynı zamanda dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu yer.
Her ne kadar hapiste olan gazetecilerin sayısı farklı kuruluşlarca farklı kriterlere göre değerlendirilse de tüm sonuçlar Türkiye’yi açık ara en kalabalık basın hapishanesine çeviriyor. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verilerine göre 161, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre 148, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne (ÇGD) göre 140 ve Bağımsız Gazetecilik Platformu P24’e göre ise en az 184 basın çalışanı cezaevinde.
Hükümet yetkilileri hapiste olanların gazeteci olmadığını, olanların da gazetecilikten ötürü hapiste olmadığını her fırsatta tekrarlıyor. Ne var ki, iddianamesi yazılmamış çok sayıda kişi hangi suçların hangi gerekçelerle istinat edildiğini bilmeden aylar ve hatta yıllarca hapiste yargılanmayı bekleyebiliyor. İdddianameler açıklandığında ise dava dosyalarında köşe yazıları, yayınlanan haberler, atılan tivitler, yapılan röportajlar veya ‘üye olmadan terör örgütüne yardım’ gibi suç istinatleri olduğu ortaya çıkıyor.
Bunun en son örneği Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının “üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım” suçlamasıyla yargılandığı ve 14 çalışanının 7 yıl 6 aya varan hapis cezalarına çarptırıldığı duruşma oldu. Bu tip kararlar Türkiye’de ve uluslararası düzeyde tepki çekmeye devam ediyor.
Bununla birlikte Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerden gelen yabancı gazetecilerin gözaltına alınması, tutuklanması da yurtdışında dikkatleri Türkiye’ye çekiyor ve uluslararası kamuoyunun tepkisini topluyor.
RSF endeksinde son 12 yılda toplam 56 basamak düşüş yaşayan Türkiye, ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un Ocak 2018 raporuna göre de ‘basının özgür olmadığı ülkeler’ arasında yer aldı. Raporda, Türkiye’de bazı bağımsız gazete ve haber portallarının yayına devam edebildikleri ancak büyük siyasi baskı altında oldukları not edildi.
Yaklaşık iki yıldır devam eden olağanüstü hal, medya sahipliğindeki son değişimler ve yapılan RTÜK ve internet düzenlemeleri Türkiye’nin imajını daha da bozan faktörler durumunda.
Avrupa genelinde basın özgürlüğü geriliyor
RSF’in son raporuna göre basın özgürlüğünün beşiği olan Avrupa kıtasında da durum iyi gitmiyor. Bir önceki rapora kıyasla en ciddi düşüş yaşayan ülkeler Avrupa’da bulunuyor.
Örneğin, yolsuzlukları araştıran Maltalı gazeteci Daphne Caruana Galizia’nın bombalı saldırı ile hayatını kaybetmesi sonrası ülkedeki gazetecilerin maruz kaldığı yargı usülsüzlükleri ve tehditlerin ortaya çıkması Malta’nın endekste 18 sıra birden gerileyerek 65’inciliğe düşmesine neden oldu. Öldürülmeden önce Galizia’ya açılmış 47 dava bulunuyordu.
Slovakya da yine yolsuzlukları araştıran gazeteci Jan Kuciak suikasti nedeniyle endekste 10 sıra birden geriledi ve 27’nciliğe düştü. Çek Cumhuriyeti ve Sırbistan da 11 ve 10 basamak gerileyerek Avrupa’daki genel düşüşe katkı yapan ülkeler oldular. (Kaynak: euronews)