Taraf gazetesinin eski yayın yönetmeni Ahmet Altan, kardeşi ekonomi profesörü ve köşe yazarı Mehmet Altan ve gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak ve Zaman Gazetesi Görsel Yönetmeni Fevzi Yazıcı’nın da aralarında bulunduğu gazetecilerin “Cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs ettikleri” iddiasıyla bugün tekrar İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’inde hakim karşısına çıktı.
İstanbul 26. ACM Başkanı: “Sanıkların ByLock kaydı bulunamadığına dair İstanbul Emniyeti’nden yazı geldi.”
MEKTUPLAR SAHTE
P24’ün aktardığına göre tutuklu gazeteci Fevzi Yazıcı kendisi aleyhine delil olarak dosyaya giren bir belgeyle ilgili olarak “Yokluğumda flashdiske konmuş bir mektuptur. Sahte!” ifadesini kullandı.
Yazıcı, Gülen’e ait denilen mektupta “hasebiyle” yerine “hesabıyla” yazılmasını sahte belge üreten kişinin “gençliğine” bağladı. Hâkimin “Fethullah Gülen her şeyi görüyor mu, her hatayı farkediyor mu?” sorusuna Yazıcı “Altında imzası var, kendi yazsa görürdü herhalde” karşılığını verdi.
“HER ŞEYİYLE SAHTEYİM DİYEN BİR BELGE”
Yazıcı savunmasında şunları söyledi:
“Bu mektup Zarrab davasına yetiştirilmek için alelacele hazırlanmış. F.Gülen’in Abdullah Gül’e mektubundan fotoşop yapılmış.”
“Abdullah Gül’e gönderilen mektubun altındaki imza, iki yıl sonraki bu mektupta birebir aynı şekilde atılmış. Bu imkânsız.”
“Bu mektup her şeyiyle ‘sahteyim’ diyen bir belgedir. Aynı zamanda benim masumluğumun da kanıtıdır.”
“Mektubun geldiği söylenen kişiyi tanımıyorum. Herhalde o tarihte ABD’ye giden biri arandı, ben gittiğim için beni seçtiler.”
Esas hakkındaki savunmasında ise Fevzi Yazıcı şunları söyledi: “AYM kararına rağmen hâlâ tutukluyum. Bu ciddi iddialara rağmen hakkımda somut delil yok.”
“Bu dava giderek darbe davalarına gölge düşürmek için kullanılmaya başlandı. Gazetecilerin darbeyle ne ilgisi var?”
“YAYIN POLİTİKASINI BELİRLEMEDİM”
“Zaman gazetesinin yayın politikasını belirlemedim, haber yazmadım, başlık atmadım. Ben tasarımcıyım. Gazeteyi dizayn ettim.”
“Gazeteyi 15 Temmuz sonrası algıyla değerlendirmek doğru değil. Yasal gazeteydi, Maliyenin, Basın Savcılığnın denetimindeydi.”
“Ben Zaman’da çalışırken, bir terör örgütünün yayın organında çalıştığımı hiçbir zaman düşünmedim.”
“Onlar devletin bütün imkânlarına sahipken ‘göremedik, farkedemedik’ diyorlar. Benim ne imkânım vardı ki ‘FETÖ’yü farkedeyim?”
“Bank Asya hesabım kurumun açtığı maaş hesabıydı. Benim tercihim değil. Zaman’la maaş ilişkim bitince Bank Asya’dan ayrıldım.”
“Fethullah Gülen’den asla talimat almadım. Hesap hareketlerimin seyri de bunun kanıtıdır.”
“TMSF ve BDDK Bank Asya’yı 1,5 yıl yönetti ve terörist faaliyetten haberdar olmadı. Benim haberdar olmamı nasıl beklersiniz?”
“Savcının söz ettiği hesap bakiyeleri bankadan aldığım dökümle uyuşmuyor. 22 bin TL olduğunu söylediği tarihte 800 TL var.”
“Pakmedya sendikasına haklarımı daha iyi korur diye düşündüğüm için üye oldum. Hakkında bir terörist suçlaması yoktu.”
Zaman gazetesinin suçlanan reklam filmiyle hiçbir ilişkim, yetki ve sorumluluğum yok. TV’de bile denk gelmedim.”