Silvan Mücadele gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Parlak’ın gazetecilik faaliyeti nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme, mükerrer yargılama olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Parlak bu dosya kapsamında 15 ay tutuklu kaldıktan sonra 8 Temmuz 2019’da görülen ilk duruşmada tahliye edilmişti.
Gazeteci Ferhat Parlak hakkında Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaptığı haberler, sosyal medya hesabı paylaşımları, gizli tanık ifadeleri, yazdığı bir kitap ve Kandil’de KCK yöneticileri ile yaptığı röportaj gerekçe gösterilerek “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın yedinci ve karar duruşması Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmaya gazeteci Parlak ve avukatı Mehdi Özdemir katıldı. Parlak’ın eşi ve meslektaşları da duruşmaya takip etti. İddia makamı, bir önceki duruşmada mahkemeye sunduğu mütalaasını tekrarlayarak gazeteci Parlak’ın “örgüt üyeliği” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası almasını talep etti.
‘İktidara yakın gazeteler de KCK yetkilileriyle yapılan görüşmeleri manşete taşıdı’
Gazeteci Parlak, mütalaaya karşı savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Burada gazetecilik yargılanıyor. Babamın 1988 yılında kurduğu Silvan Mücadele gazetesinde 16 yıldır gazetecilik yapıyorum. İddia makamının mütalaasına katılmıyorum.”
Parlak, Silvan’da 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına ve çatışmalara dair haberleri gerekçesiyle daha önce Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde aynı suçlama ile yargılandığını, örgüt üyeliği suçlamasından beraat ettiğini ve “örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay 22 hapis cezası aldığını hatırlattı. Parlak, beraat ettiği davanın soruşturma sürecinde el konulan haber arşivi kendisine teslim edildikten 18 gün sonra evine tekrar baskın yapıldığını ve bu arşive yeniden el konulduğunu söyledi. Şu an yargılandığı davada da bu arşivdeki haberlerin suç delili olarak karşısına çıktığını, bu yargılamanın mükerrer bir yargılama olduğunu kaydetti.
Çözüm süreci döneminde Kuzey Irak’ta bulunan Kandil dağına gazeteci olarak gidip röportajlar yaptığını ifade eden Parlak, devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansı’nın da aynı dönem Kandil’de yapılan basın açıklamasını takip ettiğini, iktidara yakın birçok gazetenin de Kandil’de KCK yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin manşetlere taşındığını anımsattı.
Parlak, savunmasına şöyle devam etti: “Fakat ne olduysa bana dava açıldı. Sözlerim yanlış anlaşılmasın, onlar hakkında dava açılsın demiyorum. Onlara nasıl basın özgürlüğü uygulanıyorsa bana da aynısının uygulanması lazım.” Parlak, diğer gazetelere ait Kandil’de KCK yöneticileriyle yapılan röportajların yer aldığı manşet çıktılarını mahkemeye sundu.
‘Yerelde yaşanan olayları haberleştirerek kamuoyunu bilgilendirdim’
Hakkındaki gizli ve açık tanık iddialarının asılsız olduğunu kaydeden Parlak, aleyhinde ifade veren beş gizli tanıktan ikisinin bulunamadığını, diğer ikisinin de dinlenilmesinden de vazgeçildiğini ve Çaylak kod adlı gizli tanığın ise ifadesinde kendisinin gazeteci olduğunu teyit ettiğini hatırlattı.
Ailesinin yaklaşık 50 yıldır Silvan’da yaklaşık gazetecilik yaptığını aktaran Parlak, son olarak şunları söyledi:
“Mütalaada ileri sürülen suçlamalar tamamen 2015’teki hendek olaylarını kapsıyor. Daha önce 8 ayrı yerde yargılandığım sonucunda ceza aldığım, beraat ettiğim ve takipsizlik kararı aldığım dosyalarda öne sürülenlerle aynı delillere dayanmaktadır. Bu nedenle bu dava mükerrer bir davadır. 17 Şubat 1988 tarihinde rahmetli babam gazeteci-yazar Mehmet Yaşar Parlak tarafından kurulan Silvan Mücadele gazetesinin başına 2004 yılında geçtim. 16 yıllık gazetecilik yaşantımda yerelde yaşanan olayları haberleştirerek kamuoyunu bilgilendirdim. 16 yıllık gazetecilik yaşamımda kamuoyunun haber alma özgürlüğünü sağlamaktan başka bir faaliyetim olmadı. Evli ve 2 çocuk babası olan ve çocukları için daha iyi bir gelecek kurma hayali peşinde olan bir babadan asla örgüt üyesi çıkmaz. Çıksa çıksa iyi bir baba ve iyi bir gazeteci çıkar. Yukarıda dile getirdiğim somut ifadelerden de anlaşıldığı gibi, benim örgütle direkt ya da dolaylı hiçbir iltisakım yoktur. Bu nedenle beraatimi talep ediyorum.”
‘Dosyada müvekkilimin gazeteci olması dışında başka bir delil yok’
Parlak’ın avukatı Mehdi Özdemir, iddia makamının mütalaasına katılmadıklarını belirterek, müvekkilinin sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığını vurguladı. Gizli tanık ifadelerinin asılsız olduğunu ifade eden Özdemir, Yargıtay’ın içtihatlarında da gizli tanık ifadelerinin hüküm için tek başına esas alınamayacağını vurguladı. Müvekkilinin daha önce “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılanıp beraat ettiği dava dosyasındaki delillerin bu iddianamede tekrar delil olarak sunulduğuna dikkat çeken Özdemir, “Dosyada kapsamında müvekkilimin gazeteci olması dışında başka bir delil yoktur. Müvekkilimin gazeteci kimliğiyle yaptığı faaliyetler örgütsel nitelikte değildir. Müvekkilimin beraatini talep ediyorum,” diye konuştu.
Mükerrer yargılama nedeniyle dava reddedildi
Savunmaların ardından müzakere için kısa bir ara veren mahkeme heyeti, davanın reddine karar verdi. Gazeteci Ferhat Parlak’ın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı dosyada beraat etmesi ve şu an süren yargılamanın da aynı deliller üzerine kurulması ret kararı için gerekçe olarak öne sürüldü. Mahkeme, Parlak’ın yurt dışına çıkış yasağı ile adli kontrol tedbirlerinin de kaldırılmasına karar verdi.