Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Abdurrahman Gök’ün yaptığı haberler, haber kaynaklarıyla olan telefon görüşmeleri, sosyal medya paylaşımları ve hakkındaki gizli tanık beyanları nedeniyle “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandığı dava görüldü. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Gök, avukatı Resul Tamur ile birlikte hazır bulundu.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) temsilcileri de, destek için Gök’ün duruşmasını da takip etti. Mahkeme heyetinin değiştiği görülen duruşmada Gök, sosyal medyada yaptığı 5 paylaşım nedeniyle hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla açılan ve önceki celse mevcut dosya ile birleştirilen davaya dair savunma yaptı.
Gök, heyete yazılı olarak da sunduğu 4 sayfalık savunmasında, İnstagram ve Twitter adreslerinden alınmış olup, iddia makamının suç addettiği fotoğrafların çatışmalı alanlarda muhabirlik yaptığı dönemde çektiği haber fotoğrafları olduğunu dile getirdi. Bu konuda daha önce beyanlarda bulunmasına rağmen bunların dikkate alınmadığını söyleyen Gök, “Fotoğraflarda sadece ucu gözüken ve taşıyanı belli olmayan silahların kime ait olduğunu bilecek kadar mahir iddia makamına karşı nasıl bir savunma yaparsam yapayım, kendilerini ikna edebileceğimi düşünmüyorum” dedi.
“CEZALANDIRILMAK İSTENİYORUM”
Yine de bu görsellerin izahatını yapmak istediğini ifade eden Gök, “Ekran Görüntüsü 1” nolu görselde Sanatçı Yeşim Şahin’in 21 Mart 2017’de Diyarbakır’da polis tarafından öldürülen ve anı anına cinayet fotoğraflarını çekmiş olduğu Kemal Kurkut’a ilişkin “Yara” başlığıyla kaleme aldığı bir yazıyı Twitter’da paylaşmış olduğunu belirtti. Raporu hazırlayan kolluğun, bu paylaşım linkinin açılmadığını, siteye ulaşılmadığını not düşmesine rağmen sırf Kemal Kurkut’un ismi geçiyor diye deliller arasında sıralandığını söyleyen Gök, şu soruları sordu: “İddia makamı bunun neresinde suç görüyor merak ediyorum. Öyle genel cümlelerle ‘propaganda’ demek yetiyor mu suçlamak için? Kemal Kurkut’u öldüren polis veya polisler aklandılar, kamuoyuna yalan beyanda bulunan Emniyet Müdürlüğü ve Diyarbakır Valiliği hakkında herhangi bir işlem yapılmadı, burada sırf bu cinayeti belgelediğim için ben mi cezalandırılmak isteniyorum? Bu görsel ile ayan beyan bu mesaj mı verilmek isteniyor bana ve bundan sonra benzer durumları haberleştirmek isteyen gazetecilere?”
Aralarında Kobane ve Rakka’da çektiği fotoğrafların da bulunup, suçlama konusu yapılan diğer 4 paylaşımına dair beyanlarda bulunan Gök, çektiği fotoğraflarda bulunanlar herhangi bir örgüte üye olsalar dahi bu kişilerin haberlerini yaparak propaganda yapmış olduğunu iddia etmenin akla ve hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
“HİÇBİRİ SUÇ DEĞİL”
Haberini yaptığı ve kamuoyuyla paylaştığı görsellerin hiçbirisinin suç olmadığını vurgulayan Gök, “Eğer böyle bir suçlama varsa o zaman çatışmalı bölgelerde haber takibi yapan tüm meslektaşlarım suçlu mu olmuş oluyor?” diyerek, iddia makamının Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşa dair yansıyan görüntü ve fotoğraf karelerine bakarak gazetecilerin bu mesleği nasıl yaptıklarını bir anlığına düşünebileceğini kaydetti. Gök, savunmasına şeyle devam etti: “Ben gazeteciyim ve çatışmalı bölgelerde canları pahasına kamuoyunu bilgilendirmek için uğraşan her bir meslektaşım gibi, benim de burada yaptığım haber takibi ve çatışmalı bölgelerde yaşananlara dair halkı, halkları bilgilendirmektir. Kaldı ki sizler de bizim gibi bu tehlikeli mesleği icra edenler sayesinde oralarda neler yaşandığını öğrenmiş oluyorsunuz. Haberini yaptığım ve kamuoyuyla paylaştığım bu görsellerin hiçbirisinin suç olduğunu düşünmüyorum. Eğer böyle bir suçlama varsa o zaman çatışmalı bölgelerde haber takibi yapan tüm meslektaşlarım suçlu mu olmuş oluyor? Bir muhabir olarak haberini yaptığım kişilerin aidiyetiyle ilişkilendirilmem eşyanın tabiatına ters değil mi? Yok, değilse görevimiz gereği farklı türden suç işlediği iddia edilen olaylara ilişkin yaptığımız haberlerde, bu suçların faili olmamız gerekmez mi? Ama burada gazeteciliğin ne olup olmadığını bilmek değil iddia makamı için önemli olan. Varlığını dahi içine sindirmediği, sindiremediği bir halkın gazeteciliğini kabul etmesini beklememek gerekiyor sanırım. Kolluk ve iddia makamına göre, ben cezalandırılmalıyım ve bunun için elle tutulur herhangi bir delilin varlığına ihtiyaç duymaya gerek yok. Kemal Kurkut’a ‘örgüt üyesi’ diyen, benim de Kemal Kurkut’un fotoğraflarını örgüt talimatıyla çektiğimi söyleyen ‘imalat ürünü’ bir gizli tanığın ifadesine itibar eden bir iddia makamına karşı nasıl bir savunma yapabilirim ki.”
ASIL GEREKÇE CİNAYET FOTOĞRAFLARI
Davanın başından beri burada yargılananın kendisi değil, gazeteciliği olduğunu vurgulayan Gök, gazetecilik faaliyetleri çerçevesinde suçlanmasının en büyük gerekçesinin ise Kemal Kurkut’un cinayetini kare kare fotoğraflaması olduğunu söyledi. Gök, “Burada kolluk ve devamında iddia makamı ‘canlı bomba’ diye kamuoyuna duyurulan Kemal Kurkut’un fotoğraflarını yayınlayarak bu yalanı ortaya çıkardığım için benden ‘devlet adına’ intikam almaya çalışıyor. Çünkü koskocaman Emniyet Müdürlüğü yetkililerini, emniyetin gerçeği yansıtmayan beyanını olduğu gibi kamuoyuna duyuran dönemin Diyarbakır Valisi’ni ve bu cinayetin sorumlularını savunan İçişleri Bakanlığı’nı yalanlayan fotoğraflar yayınlamıştım. Bunun bir bedelinin olabileceğinin farkındayım ve bilincindeyim” dedi.
Gök, son olarak “Ne olursa olsun, bu mahkemeden ne karar çıkarsa çıksın, gazetecilik yapmaktan, hakikati ne pahasına olursa olsun duyurmaya çalışmaktan vazgeçmeyeceğim” diyerek beraatini istedi.
SAVCININ MÜTALAASI
Av. Tamur’un müvekkilinin beyanlarına katıldığını söylemesinin ardından söz verilen iddia makamı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, “örgüt üyeliği” suçlamasına dair şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı için beraat talep edilen Gök’ün, “zincirleme örgüt propagandası”ndan cezalandırılması talep edildi. İddia makamı, yargılama giderlerinin de yine Gök’ten tahsiline karar verilmesini istedi.
KARARA GİTMEK İSTEDİ
Heyetin, sunulan mütalaa üzerine yeniden söz verdiği Gök ve avukatı süre talebinde bulundu. Fakat dosyayı sonuçlandırmak istediği anlaşılan mahkeme başkanı, “sonuca gitseydik” diyerek savunmalarını bu duruşma yapmalarını istedi.
SAVUNMAYI DİNLEMEDİ
Bunun üzerine, “Müvekkilim başından beri gazeteci olduğunu beyan etmiştir. Buna rağmen iddia makamı müvekkilimin savunmasını bile dinlemeden önceden hazırladığı mütalaayı mahkemenize sunmuştur” diyen Av. Tamur, süre taleplerinde ısrar etti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, bunun üzerine Gök ve avukatına, esasa ve mütalaaya karşı savunma yapmak üzere duruşmayı 30 Haziran’a erteledi.
Kaynak: Evrensel