Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS), DİSK Basın İş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği(DFG), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği(MLSA) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği(MKG) gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek, mesleki faaliyetlerinden dolayı 8 gazeteciye hapis cezası verilmesini Şişhane Meydan’ında protesto etti.
“Gazeteciliği savunuyoruz” pankartının açıldığı eylem de “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Özgür basın susturulamaz” sloganları atıldı.
Basın kurumları adına ortak açıklamayı MLSA Dava İzleme Koordinatörü Semra Pelek okudu. “Gazeteciliği savunuyoruz” diye söze başlayan Pelek, “Gün geçmiyor ki gazetecilere yönelik yeni bir şafak baskını, gözaltı, tutuklama veya hapis cezasıyla uyanmayalım. Artık sistematik bir hal alan bu baskılar ülkenin “normali” haline gelmiş durumda. Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022’de tutuklanan ve 16 Mayıs 2023 tarihinde tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri ve Disk Basın İş Disiplin Kurulu üyesi Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Zemo Ağgöz, Deniz Nazlım ve JINNEWS muhabiri Öznur Değer’e “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Gazetecilere yönelik hemen hemen tüm davalarda aşina olduğumuz üzere haberlerin kendisi, ceza konusu yapılmıştır. Gazetecilerin cezalarına kanıt, onların tüm kamuoyuna duyurdukları haberleri olmuştur” dedi.
“Mesleğimizden asla vazgeçmeyeceğiz”
Gazetecilere yönelik baskı politikalarında ölçütün iktidarın hoşnutluğu üzerinden belirlendiğinin altını çizen Pelek, “Oysa gazetecilerin görevlerinin başında iktidarın uygulamalarını kamu adına denetlemek, toplumu bilgilendirmek bulunmaktadır. İşte meslektaşlarımız bu faaliyeti yürüttüğü için cezalandırılmış, ülkemiz tam da bu nedenle bir gazeteciler hapishanesine dönüştürülmüştür” diye belirtti.
“Bizler “gazetecilik örgütü”nün üyeleriyiz” diyen Pelek, “Hiçbir baskı, hapis cezası bizleri toplumu bilgilendirmekten alıkoyamaz. Toplumun hakikate, habere an fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde, mesleğimizden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“Bu hukuksuz kararı tanımıyoruz”
Ardından haklarında ceza verilen 8 gazeteci arasında bulunan MA Muhabiri Diren Yurtsever söz aldı. Haklarında verilen cezanın sadece kendilerine verilmediğine dikkati çeken Yurtsever, “İddianamede sadece yaptığımız haberler ve sosyal medya paylaşımları vardı. Bundan dolayı bize bu cezalar verildi. Buradan şunu anlıyoruz. Bugün haberlerimizden dolayı ceza alıyorsak bu Türkiye’nin geleceğinin nasıl olacağına dair işaretler veriyor bize. Türkiye daha karanlık bir sürece gidiyor. Bu açıdan bize verilen bu cezalar sadece bize değil şahsımızda tüm gazetecilere ve topluma verilmiştir. Bunu böyle okumalıyız” diye konuştu
Söz konusu hukuksuzluğa karşı dayanışmanın ötesine bir mücadele ortaya koyulması gerektiğinin altını çizen Yurtsever, “Bu konuda gazeteciler başta olmak üzere tüm topluma sorumluluk düşüyor. Bugün hukuksuz bir yargılamayla verilen ceza şunu gösteriyor; Bu ülkede gazeteci olmak suç değil ama bu ülkede gazetecilik yapmak yasak. Hakikat mücadelesi yürüten özgür basın çalışanları olarak bize verilen bu cezaları ve hukuksuz kararları tanımıyoruz. Verilen bu kararlar mesleğimizi yapmamızda geri adım attırmayacaktır. Hem haber yapma hakkımızı hem de toplumun haber alma hakkını her koşulda savunacağımızı ve icra edeceğimizi buradan belirtmek istiyoruz. Geleneği uzun bir tarihe dayanan özgür basın çalışanları olarak önümüze zaten bir yol açılmıştı. Ape Musalardan, Gurbetelli Ersöz’den, Metin Göktepelerden açılan bu yolun izinden gitmeye devam edeceğimizi söylemek istiyorum” dedi.
“Dayanışmaya devam edeceğiz”
Ardından söz alan TGS Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilere dönük yürütülen sürecin başından itibaren hukuk dışı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “2 yıl önce arkadaşlarımız gözaltına alınıp tutuklandığında ve iddianame çıkar çıkmaz ‘burada gazetecilik faaliyetleri dışında hiçbir şey yok. Tek yapılan şey gazetecilik faaliyeti ve bunun suç olarak gösterilmesi Türkiye toplumunun haber alma hakkının engellemesi’ demiştik. Şimdi aradan 2 yıl geçti ve meslektaşlarımız hakkında karar çıktı. Bütün duruşmalarda, ifadelerde savcıların sorularından hakimin sorularına kadar sadece gazetecilik yargılandı ama buna rağmen arkadaşlarımıza hapis cezası verildi. Ben yüksek mahkemenin bu yanlıştan döneceğine inanıyorum. Ben hala bu ülkede hukukun olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü gazetecilik sadece gazetecilerin işi değil aynı zamanda halkın işi ve halkın haber alma hakkıyla ilgili bir iş. Dolayısıyla gazetecilik faaliyeti cezalandırılmamalı. Gün geçmiyor ki baskı görmeyelim ama tüm bunlara rağmen gazeteciler gazetecilik faaliyetlerini yapmaya devam ediyorlar. Çünkü dayanışmaya devam ediyorlar. Bizde TGS olarak her zaman gazeteci arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz.”