Gazetecilik faaliyetleri ve tanık beyanıyla 6 Kasım 2020’den beri tutuklu bulunan Yeni Yaşam gazetesi çalışanı İbrahim Karakaş hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame Adana 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu.
Mahkeme Karakaş hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açarken; ilk duruşma için 23 Mart’a gün verdi.
Savcılık, Karakaş’ın ailesi ve gazeteci arkadaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerini; konuşulan kişiler hakkında açılan soruşturmalara dikkat çekerek, bu durumu suç delili olarak gösterdi.
Karakaş’ın ikametinde yapılan aramalarda el konulan hard disklerde bulunan dijital materyaller de suç istinadı olarak iddianamede yer aldı. Karakaş’ın takip ettiği haberler ve sosyal medya paylaşımları ‘suç unsuru’ sayıldı.
Kampta değil nöbetteydi
İddianamede itirafçı Hüseyin Durudeniz’in beyanlarına çokça yer verilerek, Karakaş’ın 2016-2017’de PKK kampında olduğu, örgütsel eğitim aldığı ve KCK Yürütme Kurulu üyesi Duran Kalkan’ın “telsizci” ve “basıncısı” olduğu ileri sürüldü.
Savcılık, bu tarihte kişiye ait telefonunun kapalı olmasını da itirafçının beyanını güçlendirdiğini iddia etse de gazeteciler Karakaş’ın 2016 yılında Özgür Gündem gazetesinin kapatılması ardından başlatılan nöbet eyleminde olduğunu ortaya koymuştu.
Savcılık, Karakaş’ın “örgüt yanlısı” yayın yapan gazete ve dergilerin satışını yaptığı, satıştan elde edilen maddi gelirleri “örgütsel” faaliyette kullandığı, örgütün basın komitesinde yer aldığının tespit edildiğini ileri sürdü.
‘İtirafçı kendini kurtarma çabasında’
Savcılık, Karakaş’a dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Örgüt kamplarında eğitim alan, kırsal alanda uzun süre etkin konumda faaliyette bulunan, eylemleri çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk oluşturduğu anlaşılan şüphelinin silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle TCK 314/2 maddesinde belirtilen örgüte üye olma suçundan cezalandırılması gerektiği anlaşılmakla…”
İddianameyi değerlendiren Karakaş’ın avukatı Tugay Bek, müvekkilinin Kasım 2020’den beri tutuklu bulunduğunu ve “örgüt üyesi olmak” iddiasına dair isnat edilen suçlamaların gazetecilik faaliyetleri, bir itirafçı beyanı, 2016-2017 tarihleri arasında telefonunun kapalı oluşu ve ikamet aramasında elden edilen dijital materyaller olduğunu söyledi.
İtirafçının; emniyette kendisine gösterilen yüzlerce fotoğrafa dair beyanda bulunduğunu aktaran Bek, bu kişinin kendisine yönelik suçlamalardan kurtulmak maksadıyla Karakaş ve diğer kişiler hakkında beyanda bulunduğunu ifade etti.
Av. Bek, Karakaş’ın gazetecilik faaliyetlerinin savcılıkça “örgütsel” bir faaliyet olarak lanse edildiğini söyledi.
Karakaş’a ait telefonun 2016-2017 yılları arasında kapalı oluşunu da savcılıkça “örgüt kamplarında yer aldığına” dair delil olarak gösterildiğini vurgulayan Av. Bek, birçok dosyada telefon görüşmeleri ve tapelerinin dava dosyalarında delil olarak gösterildiğini ancak bu dosyada telefonun kapalı oluşunun delil gösterildiğini belirtti.
‘İddiaların tamamı dayanaksız’
Türkiye’nin tutuklu gazeteciler sıralamasında üst sıralarda yerini koruduğunu ifade eden Av. Bek, “İbrahim Karakaş dosyadaki iddiaların tamamının; dayanıksız, mesnetsiz, soyut iddialar olduğu düşüncesindeyiz. İtirafçı beyanlarıyla oluşturulmuş bu yargılamanın beraatla sonuçlanacağını düşünüyoruz. Tüm gazetecileri İbrahim Karakaş’ın yargılandığı bu davaya sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.