Türkiye’de muhalif gazetecilere yönelik baskılar son yıllarda yargı eliyle giderek artıyor. Neredeyse her gün yeni bir gazeteci ya gözaltına alınıyor, ya soruşturmalık ya da davalık oluyor.
Van’da iki köylünün helikopterden atılarak işkenceye maruz bırakılmalarını haberleştirdikleri için tutuklanan dört gazeteci hakkında 100 gündür iddianame hazırlanmadı.
Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül 2020’de askerler tarafından alıkonulan Osman Şiban ve yaşamını yitiren Servet Turgut’un helikopterden atılarak, işkenceye maruz bırakılmasını gündeme getirdikten sonra Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve Gazeteci Nazan Sala, 6 Ekim 2020’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınarak tutuklandı. “Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” gerekçesiyle tutuklanan gazeteciler 100 gündür cezaevinde tutuluyor.
Aradan geçen 100 güne rağmen hala iddianame hazırlanmadı, dava açılmadı ve dosyaya dair her hangi bir ilerleme sağlanamadı. 100 günlük tutukluğu değerlendiren gazeteciler, cezaya dönüşen uzun tutukluğun son bulması ve bir an önce gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini söyledi.
“DAHA UZUN NE KADAR TUTABİLİRİZ?”
Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Gökhan Altay, her geçen gün artan baskı ve mevcut politikalara karşı çıktığı için tutuklanan siyasetçi, kadın, genç, sivil toplum örgütü temsilcisi ve insan hakları savunucularına karşı dönük yargının tutumunu özgür basın geleneğinden gelen gazetecilere de uyguladığını söyledi. Altay, “Tutuklanmaya gerekçe yapılan madde ve dosyaya sunulan ‘delillere’ baktığımızda bu iddianamenin uzun bir süre önce hazırlanmış olması gerekirdi. Ancak ne yazık ki iddianamenin hazırlanması yerine ‘daha uzun ne kadar tutabiliriz’ tavrının hakim olduğunu görüyoruz. Dosya kapsamında, yerleri ve yurtları belli olan 2 ismin de aylar sonra gözaltına alınarak, savunmalarının alınması bunu açıkça gösteriyor” dedi.
Hakikatin karartılmaya çalışıldığı dönemlerde en çok baskının, bu durumu ortaya çıkaran, araştıran ve kamuoyuna yansıtan gazetecilere yönelik geliştiğini ifade eden Altay, özellikle bölgede, “Görünmeyeni” görünür kılan gazetecilerin bu politikalardan yeteri kadar nasibini aldığını belirtti.
Altay, şöyle dedi:
“Dört gazeteci arkadaşımız olmasaydı Osman Şiban ve Servet Turgut’a yapılanları kimse yazmayacaktı ve bu duyulmayacaktı. Arkadaşlarımız aslında bu hakikati ortaya çıkardığı için 100 gündür tutuklu bulunuyor ve cezalandırılıyor. Tabi bu durum ne onları ne de geçmiş dönemlerde canı pahasına bu mesleğin hakkını verenlerin geleneğinden gelenleri sindiremez. Biz hiçbir zaman sadece valilik açıklamalarıyla hareket eden, ‘bunu yazarsam işimi kaybederim’ diye düşünen, memur gibi davranan gazetecilerden olmadık. Dolayısıyla bir kez daha belirtiliyoruz, bu cezaya dönüşen uzun tutukluluk son bulmalı ve arkadaşlarımız tahliye edilmeli.”
“Arkadaşlarımız Adnan Bilen Şehriban Abi, Nazan Sala ve Cemil Uğur gözaltına alınarak tutuklanmasının üzerinden 100 gün geçti” diyen Jinnews Muhabiri Dilan Babat, gazeteciler hakkında halen bir iddianame hazırlanmadığını ve tutuklunun cezaya dönüştüğünü söyledi. Gazetecilerin yaptıkları haberlerden dolayı cezaevinde olması ve bu süre zarfında dosyada bir ilerleme olmadığını dile getirdi.
Babat, “Tek seslilik isteyen iktidar muhalif olan basını susturmaya çalışıyor, absürt gerekçelerle ya hakkında soruşturma açıyor ya da somut delil olmadan verilen cezalarla cezaevlerine gönderiyor. Türkiye’de yüzlerce gazeteci cezaevinde ve bu gazetecilere yönelik suçlama ise haber yapmaktır. Gerçekleri yazmaya ve haber yapmaya devam edeceğiz. Arkadaşlarımızın seslerini daha güçlü bir şekilde duyurmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Gazeteci İdris Yılmaz ise şunları söyledi:
“100 gündür arkadaşlarımız tutuklu ve hala iddianameleri dahi hazırlanmadı. Türkiye’de iktidarı eleştiren muhalif basın keyfi gerekçelerle tutuklanıyor. Gazetecilerin durumu Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünü ortaya koymaktadır. Gazetecilerin derhal serbest bırakılarak bu hukuksuzluğun son bulmasını istiyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı