Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, 8 Haziran’da 20’si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. 8 gün gözaltında kalan 22 kişi, 16 Haziran’da Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine çıkarıldı. Hâkimlik, 6 kişi hakkında adli kontrol tedbiri kararı verirken, 16 gazetecinin “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanmasına karar verdi. Gizlilik kararı bulunan dosyada, herhangi bir ilerleme kaydedilmezken, bir kez gazetecilerin avukatının tutukluluğa yaptığı itiraz ve 2 defada ayda bir yapılan tutukluluk incelemesinde sonuç değişmedi.
Dosyadaki gizlilik kararı sürerken, aradan geçen 2 aylık sürede gazeteciler hakkında henüz iddianame hazırlanmadı. Yaşananları değerlendiren gazetecilerin avukatı Resul Temur, gazetecilerin sadece gazetecilik faaliyetlerini yürüttüğü için hukuksuzca tutuklandığını ifade ederek, “60 günlük süre zarfında maalesef gazetecilerin dosyasına ilişkin herhangi bir gelişme olmadı. Normal koşullarda iddianamenin bu güne kadar hazırlanmış olması gerekiyordu, fakat 60 günlük süre boyunca iki defa tutukluluk incelemesi gören dosyanın herhangi bir şekilde iddianamesi hazırlanmadı” dedi.
‘DOSYA BİR MARKET ARACININ İÇİNDE’
Doyanın bu 60 gün içinde savcılık ve hâkimlikler arasında bir market arabasından indirilmeden götürülüp getirildiğini ifade eden Temur, “60 gün boyunca dosyanın akıbetini sorabilmek açısından her adliyeye gidişimizde, gerek savcılık makamında, gerek Asliye Ceza, gerek Sulh Ceza’da dosyanın sürekli olarak bir market aracının içerisinde gezdirildiğine tanık olduk. 60 gün boyunca bu dosyaların hiçbir şekilde market aracında indirilmediği kanaatindeyiz” diye konuştu.
‘İDDİANAMENİN HAZIRLANMASI GEREKİYORDU’
Normal koşullarda, bu süre içinde iddianamenin hazırlanması gerektiğinin altını çizen Temur, şöyle devam etti: “Normal koşularda 60 gün içerisinde iddianamenin hazırlanmış olması gerekiyordu. Her ne kadar yasalar iddianamenin düzenlenmesi açısından bir tarih öngörmese de uygulama genel olarak makul bir süre içerisinde, iddianamenin hazırlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. 60 günlük süre makul bir süre olarak kabul edilemez, çünkü soruşturma tamamen gazetecilerin gazetecilik faaliyetlerini yürütmeleri sebebiyle gerçekleştirilen bir soruşturmaydı. Ve gözaltına alınma anı itibariyle aslında bütün deliller de toplanmış oldu. Sonrasına dönük herhangi bir delil arayışı ya da sonrasına dönük beklenilen herhangi bir inceleme raporu veya benzeri bir durumun olmadığını biliyoruz. Bu sebepten dolayı delilleri tamamen toplanmış ve herhangi bir evrakın beklenmediği bir dosyada iddianamenin sürüncemede bırakılması iddianameye yönelik herhangi bir gelişmenin olmaması fiil anlamda gazetecilerin cezalandırılması anlamına gelmektedir.”
‘BELİRSİZLİK İNANCI ZEDEMELEMEKTEDİR’
Dosyada gizlilik kararının da devam ettiğine dikkati çeken Temur, bunun savunma açısından sorunlara yol açtığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Dosyada herhangi bir gelişmenin olmamasının getirdiği temel sorunlardan biri dosyadaki gizlilik kararının devam etmesidir. Gizlilik kararının devam ettiği için yaptığımız itirazlarda, biz dosya içeriğine henüz ulaşamıyoruz. Ulaşamadığımız için de aslında gazetecilerin hangi sebepten kaynaklı tam olarak tutuklanmış olduklarını da öğrenme şansımız olmuyor, açıkçası. Dolayısıyla gazeteciler açısından da kamuoyu açısından da bu belirsizlik adalete olan inancı zedelemektedir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı