46 gazeteci ve medya çalışanının “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü yöneticiliği” iddiasıyla yargılandığı ve 7 yıldır devam eden KCK Basın Davası’nın 18. duruşması İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davada yine erteleme kararı verildi. Bir sonraki duruşma 7 Temmuz’da.
GENÇ: AYNI SUÇLAMA İLE İKİ KEZ YARGILANDIM
Dosyada sanık olarak yargılanan SAMER Koordinatörü Yüksel Genç ile Gazeteci Hüseyin Deniz ve avukatların hazır bulunduğu duruşmada, geçen duruşma SEGBİS ile savunması alınmayan Yüksel Genç savunma yaptı.
Aynı dosyadan ikinci kez yargılandığını belirten Genç, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyasını da hatırlatarak “Bu dosya ile birleştirilen dosyanın iddianamesinde ben KCK dosyasından tutukluyken delil olarak teknik ve fiziki takip yapıldığı yazılmıştı. Dosyada Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eş başkanlığı yapmam suç olarak sayılıyor. DTK devlet tarafından tanınan, çalışmalarını yasal zeminde sürdüren bir platformdur, hakkında herhangi bir mahkumiyet yoktur” dedi. Genç, suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Gazeteci Hüseyin Deniz ise savunma yapmadı.
KILIÇ: MİT MENSUBU ÖZER DİNLENSİN
Daha sonra Çağdaş Ulus’un Avukatı Mehtap Acar Ulus söz aldı.
Ulus, Çağdaş Ulus’un aynı zamanda eşi olduğunu söyleyerek, “5 yıl geçti, bizim çocuğumuz oldu ama Çağdaş daha yargılanıyor. Beraatını talep ediyorum” dedi.
Avukat Özcan Kılıç ise soruşturma kapsamında olan ancak daha sonra MİT mensubunu olduğu için dosyası ayrıla Mustafa Özer isimli kişinin mahkemeye çağrılarak dinlenmesini talep etti.
Yüksel Genç’in duruşmalarda vareste tutulmasını talep eden Kılıç, dosyada DTK faaliyetlerinin suç gibi gösterildiğini belirterek DTK’nin ‘yasa dışı’ olup olmadığının sorulmasını talep etti.
Beyanların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, talepleri reddederek bir sonraki duruşmanın 7 Temmuz 2020, saat 10.00’da görülmesine karar veridi.
NE OLMUŞTU?
2011’in Aralık ayında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi basın kurumlarına yönelik yapılan operasyonda 46 çalışan gözaltına alınmış 32’si tutuklanmıştı.
Yaptıkları röportajlar, çektikleri fotoğraflar, takip ettikleri basın açıklamaları, notları, haber kaynakları ile konuşmaları ve telefonlarında bulunan haber kaynaklarının isimlerine kadar birçok gazetecilik faaliyeti iddianamede suç delili olarak yer aldı. 32 gazetecilerin tümü serbest kalırken gazeteci Mikail Barut hakkında başka bir davadan hüküm bulunduğu gerekçesiyle serbest bırakılmadı.
Gazeteciler, davanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvursa da mahkeme AYM sonucunu beklemeden yargılamaya devam etti.
Yargılanan gazeteciler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5’inci (özgürlük ve güvenlik hakkı), 3’üncü (işkence yasağı), 10’uncu (ifade özgürlüğü) ve 1’inci (insan haklarına saygı yükümlülüğü) maddeler üzerinden AİHM’e başvuru yaptı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gazetecilerin yargılandığı dava dosyasına dair yapılan başvuruyu, Kasım 2019’da Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti.
Kaynak: Evrensel