JİNNEWS muhabiri Rabia Önver hakkında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın duruşması Van 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, gazeteci Önver ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatı Harika Günay Karataş, Yüksekova Adliyesi’nde Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlandı. Duruşmaya MLSA temsilcileri ve gazeteciler katılım sağladı. İlk celsede Gazeteci Önver hakkında, “basın ve yayın yoluyla zincirleme şekilde örgüt propagandası” yapmak iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.
ÖNVER BERAATİNİ TALEP ETTİ
SEGBİS üzerinden yapılan kimlik tespitinin ardından Önver ilk celsedeki savunmasını tekrar ederek, beraat talebinde bulundu. Yasada tarif edilen basın yayın günlük, haftalık ve aylık vb. süreli yayınlar ile görsel medya radyo ve tv gibi araçların tarif etmekte olduğunu söyleyen avukat Karataş, “Twitter insanların, başka insanlarla iletişim kurmasını ve bilgi haber alışverişi yapmasını amaçlayan ve üyelikle çalışan bir sosyal paylaşım sitesidir. Sosyal paylaşım sitesinin basın yayın olarak niteleyerek, yasaya aykırı olarak cezanın bu gerekçe ile artırılması kabul edilemez” dedi.
HUKUKA AYKIRI DELİLLER
Karataş müvekkilinin savunmasını devamında, kolluğun “açık kaynak araştırması” ya da “sanal devriye” olarak adlandırdığı ve işbu yargılamaya da konu edilen uygulamaları tamamen dayanaksız ve hukuka aykırı delil elde etme yöntemler olduğunu ifade ederek, “Bu kavramların yasa veya yönetmeliklerde tanımı olmadığı gibi, bu yetkinin kimler tarafından, ne zaman ve ne şekilde kullanılacağına ilişkin de herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Soruşturmaların bu şekilde yürütülmesiyle kolluğa sınırsız ve tanımsız bir yetki verilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Kolluğa yasal olmayan şekilde snırsız bir yetkinin verilmesiyle ortaya çıkan durum, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde ilgili birimlerde görev yapan polislerin istedikleri her kişinin sosyal medya hesaplarını incelemesi, “hoşlarına gitmeyen” paylaşımları tutanak altına alarak soruşturma başlatması şeklinde kendini göstermektedir. Bu uygulama bir yandan da suç şüphesiyle kişilerin sosyal medya hesaplarının incelenmesi yerine tüm yurttaşların sosyal medya mecralarında 7/24 kolluk tarafından izlenip, takip edildiği bir açık hava hapishanesine dönüşmesi sonucunu doğurmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘BU DAVALAR ÖZGÜR BASIN FAALİYETLERİNİ DURDURMAYA YÖNELİK‘
Karataş, 12 Eylül 1980 Darbesi döneminde 31 gazetecinin tutuklu olduğu Türkiye’de şuan darbe döneminden bile daha vahim bir durum yaşanmakta olduğunu hatırlatarak, “Bugün uluslararası arenada Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci cezaevi olarak görülmektedir. Helikopterlerde insanlar atılırken ve bu kentlerde insanlara işkence yapan kolluk hakkında bir ceza verilmezken, Tahir Elçî, Roboskî katliamı ve Paris’te katledilen 3 siyasetçiyi haber yapanlar ve bu haberi paylaşanlar yargılanıyor. Bu dava gazetecilik faaliyetlerine yönelik açılmış bir davadır. Özgür basın bu tür davalarla susturulmaya çalışılmaktadır. İstinat edilen suçu kabul etmiyoruz” dedi.
Karataş son olarak müvekkili Önver’in faaliyetlerinin gazetecilik kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, müvekkili hakkında beraat talebinde bulundu.
1 YIL 6 AY HAPİS CEZASI
Gazeteci Önver mahkeme heyeti tarafında ceza alması durumunda Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB) uygulanmasını kabul etti. Mahkeme heyeti gazeteci Önver’in zincirleme bir şekilde, “Örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle 1 yıl 6 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, hapis cezasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)’na karar verdi.
Kaynak: Artı Gerçek