“Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen gazeteci Nazlı Ilıcak’a bir köşe yazısından dolayı yine müebbet hapis cezası isteniyor.
Ocak 2018’de Ilıcak hakkında, “casusluk” suçlamasıyla yeni bir dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanarak Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, Ilıcak hakkında “Askerî İstihbarat ve Tahşiyeciler” başlıklı yazısına ilişkin olarak Türk Ceza Kanunu’nun 330/1. maddesi uyarınca “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçundan müebbet hapis cezası istendi.
İddianameyi kabul eden Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, “yetkisizlik” kararı vererek, dosyayı İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Mahkeme kararında Bugün gazetesinin genel merkezinin İstanbul’da bulunduğu belirtilerek, suç yönünden yargılama görev ve yetkisinin İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu kaydedildi.
“GİZLİ KALMASI GEREKEN BİR BİLGİ DEĞİL”
Davanın görülmesine 9 Nisan 2018 günü İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmada savunmasını yapan Ilıcak, 2 Ocak 2015 tarihinde kapatılan Bugün gazetesinde yazdığı bir yazıda, Tahşiyeciler ile ilgili bilgilere yer verdiğini hatırlatarak, bu bilgilerin yazısından daha önce sosyal medyada bulunduğunu söyleyerek, söz konusu bilginin gizli kalması gereken bilgi olmayıp, devletin güvenliğini ilgilendirmeyen bir konu olduğunu savundu.
“KAMU YARARI VAR”
Konuyla ilgili askerî savcılığın kendisine sorular sorduğunu, kendisinin de bu soruları cevapladığını belirten Ilıcak, savunmasını şöyle sürdürdü: “Ben askerî savcılığa iki defa gazete köşemde yazmış olduğum bilgileri bu Twitter adresinden edindiğimi ancak bu Twitter hesabının kime ait olduğunu ya da bana ne amaçlı göndermiş olduğuna ilişkin bilgim olmadığını söyledim. Bana gönderilen belgede Tahşiyecilerin, El Kaide ile bağlantısı olduğu yazılıydı. El Kaide örgütünün ülke güvenliği için tehlikeli bir örgüt olması sebebiyle Tahşiyeciler ile ilgili bilgiyi köşemde yazdım. Bana gönderilen belgede bir kamu yararı olduğunu düşündüm.”
“Gazeteci olduğum için bu tür belgeler geliyordu. Bu belgeyi gönderen kişinin hangi amaçla gönderdiğini bilmiyorum” diyen Ilıcak, zaman aşımından dolayı davanın düşürülmesini talep etti.
DURUŞMA 23 MAYIS’TA
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki mütalaasını sunması için dava dosyasının savcılığa gönderilmesine karar vererek, duruşmayı 23 Mayıs tarihine erteledi.
NAZLI ILICAK’IN ASKERÎ İSTİHBARAT VE TAHŞİYECİLER YAZISI
Tahşiye operasyonunda, Gülen Cemaati’nin, Mehmet Doğan ve arkadaşlarına iftira attığından yola çıkarak, bir terör örgütü icat ettiler. Gülen talimat vermiş, polisler de onun talimatını yerine getirerek operasyon yapmışlar.
Bu konuda çeşitli belgeler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Gülen’in 6 Nisan 2009 konuşmasından önce, Mehmet Doğan’ın istihbaratın takibinde olduğunu birçok belge ortaya koyuyor. Sadece Emniyet İstihbarat değil MİT’in yanı sıra Askeri İstihbarat da peşlerindeymiş. 13 Mart 2009 tarihinde İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Pekin imzalı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderilen gizli bir yazıda Tahşiye grubunun El Kaide ile ilişkisi anlatılıyor: “…Grubun üyelerinden Mehmet Nuri Turan,Cemaat’in İstanbul başta olmak üzere Türkiye çapındaki faaliyetlerini organize etmektedir. M. Doğan’ın her konuda en güvendiği adamı olan ve geçmişte sol görüşleri benimseyip örgütsel faaliyetler içerisinde yer alan M. N. Turan örgütçülük mantığı ile hareket etmektedir… Geçmişte PKK/KONGRA-GEL örgüt mensupları ve uyuşturucu kaçakçıları ile de iyi ilişkiler içerisinde olduğu ifade edilen ve Cemaat içerisinde “çok cesur ve gözü pek bir kişi” olarak tanınan M. N. Turan’ın İlya’yı (Kudüs) teslim alacak şahsın olduğuna inanılmaktadır… M. Doğan’ın basın-yayın faaliyetleri konularında en güvendiği adamların başında gelen Mustafa Kaplan bir dönem Anadolu’da Vakit Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yapmış olup, adı geçen gazetedeki yazılarında Tahşiye Grubu’nun görüşleri doğrultusunda radikal söylemlere yer vermesi nedeniyle gazetedeki görevine son verilmiştir… M. Doğan ve Grup mensuplarının, Usame Bin Ladin ve El Kaide terör örgütüne tam anlamıyla destek vermekte olup, M. Doğan, El Kaide terör örgütü ile ilgili olarak “El Kaide’nin süper bir güç olduğu, El Kaide’nin içerisinde her milletten mücahidin olduğu ve ümmetçi kimlikli bir İslâm ordusu oluşturduğu, bu ordunun Mehdi’nin emri ile kâfirle savaşı başlattığı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kâfir olduğu, Türkiye’nin de İslâm ordusu El Kaide’nin vereceği savaşla kurtarılacağı, kendisinin öncelikli hedefinin Türkiye’deki bütün medreseleri kontrolü altına alarak El Kaide’nin hizmetine sunmak olduğu” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur… Usame Bin Ladin’i “Mehdi’nin Komutanı”, El Kaide’yi ise “Mehdi’nin askerleri” olarak açıklamıştır… M. Doğan, El Kaide terör örgütü ile ilgili düşüncelerini, güvenlik gerekçesi ve değişik bölgelerde bulunan grup mensuplarının olaylara yaklaşım tarzlarının farklı olması nedeniyle her yerde açıkça ifade etmemeye özen göstermektedir. Grup toplantılarında, güvenliğe özen gösterilmekte ve umumi yerlerde yaptıkları sohbetlerde hedef saptırmak amacıyla gerçek niyetlerinin dışında farklı söylemlerde bulunmaktadırlar… El Kaide terör örgütünü desteklemeyenleri münafık kabul eden M. Doğan, “F. Gülen’in Yahudi olduğu ve diğer devletlere ajanlık yaptığı” görüşünü savunarak, Nur cemaatlerini kendi bünyesi altında toplamaya çalışmaktadır.”
***
El Kaide bağlantılı bu grubun baş tacı yapılması bir yana Cemaat’ten bir terör örgütü yaratıldı. Operasyonu gerçekleştiren İstanbul Emniyet Terör Şube’nin müdürleri Tufan Ergüder, Yurt Atayün, Ömer Köse, Asayiş Şube’nin müdürü Ertan Erçıktı, İstanbul İstihbarat Şube’nin müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Mali Şube Müdür yardımcısı Kazım Aksoy, Emniyet amiri Mustafa Kılıçaslan terör örgütünün üyeleri sayıldı.
Bu kadar haksızlık karşısında insan isyan ediyor. MİT, Askeri İstihbarat ve Emniyet İstihbarat, El Kaide’nin Türkiye’deki uyuyan hücrelerinin peşine düşmüş. Raporlar tanzim edilmiş. Bütün bunlar, sanki Gülen’in konuşması ve Tek Türkiye dizisindeki Karanlık Kurul’un talimatıyla yapılmış gibi gösteriliyor. Hidayet Karaca bunun için cezaevinde.
Allah akıl, fikir, izan ve adalet nasip eylesin!!!
İşte, Mehmet Doğan ve ilişkileri hakkında Askeri İstihbarat’ın elde ettiği bilgiler. Altında İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Pekin’in imzası var. Belge 13 Mart 2009 tarihini taşıyor.