Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yazar ve yöneticilerine açılan davada Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve Bilge Aykut hakkında beraat kararı verildi. Mahkeme heyeti, İnan Kızılkaya, Eren Keskin, Kemal Sancılı ve Zana Bilgi Kaya’nın mütalaaya karşı savunma için ek süre talep etmesi üzerine dosyalarının ayrılmasına karar verdi. Haklarında yakalama kararı bulunan ve henüz savunmaları alınamayan Ragıp Zarakolu ve Filiz Koçali’nin dosyalarının da ayrılmasına karar verildi. Üzerine atılı bazı suçlardan beraat eden Aslı Erdoğan’a isnat edilen “örgüt propagandası” suçlaması ise zaman aşımından düştü.
ÇOK SAYIDA GAZETECİ İZLEDİ
KHK ile 30 Ekim 2016’da kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yayın danışma kurulu üyeleri Yazar Aslı Erdoğan, Dilci Necmiye Alpay, gazetenin o dönemki Eş Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı’nın da aralarında bulunduğu 9 gazetecinin yargılandığı davanın 16. duruşması bugün İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Davada yargılanan Özgür Gündem gazetesinin o dönemki Eş Genel Yayın Yönetmeni İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı, Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya, Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ile gazetenin Danışma Kurulu Üyesi Dilci Necmiye Alpay ve avukatların hazır bulunduğu duruşma kimlik tespitleri ile başladı.
TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, TİHV Genel Başkanı ve Evrensel Gazetesi Yazarı Şebnem Korur Fincancı, CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Af Örgütü Almanya Şubesinden Amke Dietert ve Türkiye Şubesinden Milena Buyum, HDP İstanbul Milletvekilleri Ahmet Şık ve Züleyha Gülüm ile çok sayıda gazeteci izlediği duruşma geçen duruşmada açıklanan mütalaaya karşı savunmalar yapıldı.
KESKİN: BEN AYNI YERDEYİM, DEVLETİN KAFASI KARIŞIK
Önceki duruşmada açıklanan ve hakkında mütalaa ile hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası istenen Eren Keskin, suçlamaları ‘asla’ kabul etmediğini söyledi.
İnsan hakları savunucusu olduğunu söyleyen Keskin, “Şu anda da İnsan Hakları Derneği Eş Başkanıyım. Örgüt üyesi değil, hak savunucusuyum. Ömrümde bir kere bile elime silah almadım. Yargıtay, örgüt üyeliği için bazı şartlar arıyor. Örneğin iradesini örgüte teslim etmek diyor. Ben bugüne kadar irademi kimseye teslim etmedim. Ben Ermeni sorunu, Kıbrıs konusu gibi konularda resmi ideolojiden farklı düşünüyorum. Bunun bedelini defalarca ödedim. Bugün de burada olmamamın nedeni Kürt sorunu konusunda devletten farklı düşünmemdir” dedi.
Özgür Gündem gazetesinde yazı yazan, haber yapan ve dağıtımı yapılan insanların ölümüne tanıklık ettiğini söyleyen Keskin, “Bu gazete yeniden çıkmaya başlayınca dayanışma amacıyla genel yayın yönetmeni oldum. Genel Yayın Yönetmenliği yapmam Musa Anter’e ve Ferhat Tepe’ye borcumdur” diye konuştu.
“Ben her zaman aynı yerdeyim ama devletin kafası karışık. Barış sürecinde dava açılmıyordu, ben de sanık değildim” diyen Keskin şöyle devam etti: “Ancak devletin politikası değil, ben bölücü, suçlu oldum. Bizim durumumuz Türkiye’nin imza attığı insan hakları sözleşmesine aykırı. Ben örgüt üyesi değilim, insan hakları savunucusuyum. Düşüncelerim nedeniyle kimseye hesap vermek zorunda değilim. O yüzden başka bir şey söylemeyeceğim. beraatimi talep ediyorum.”
ALPAY: KORKMADAN YAZABİLECEĞİMİZ ORTAM YARATILMALI
Ardından mahkumiyetine yetecek nitelikte kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi gerekçesiyle beraati istenen Dilci Necmiye Alpay, söz aldı. Özgür Gündem davasının “bir önyargıyla ve ön ceza” ile başladığını söyleyen Alpay, davada kendisi için talep edilen beraatin verilen cezaları ortadan kaldırmadığının altını çizdi. Alpay, savcılığın mütalaasında beraatin gerekçesinde basın ve ifade özgürlüğünü yeterince ve açıkça dile getirmediğini belirterek, gazeteciler ve yazarlar için korkmadan düşünüp, yazıp çizebilecekleri bir ortam yaratılması gerektiğinin altını çizdi. Alpay, “Beraat kararı ve beraat gerekçelerinin özgürlük ilkesine dayandırılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
SANCILI: SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ TALEP EDİYORUM
“Örgüt üyeliği” suçlamasıyla cezalandırılması talep edilen gazetenin İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı, 70 yaşında olduğunun altını çizerek, “Ben irademi babama bile teslim etmedim, suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” diye konuştu.
KIZILKAYA: GAZETELERİ KAPATMAK VE GAZETECİLERİ HAPSE ATMAK ÜLKEYİ KATANLIĞA İTMEKTİR
“Örgüt üyeliği” suçlamasıyla cezalandırılması talep edilen gazetenin Sorumlu Yazışleri Müdürü İnan Kızılkaya, iktidarın istediği tarzda habercilik yapmadığı için cezalandırılmak istendiğini söyledi.
Çatışmalı dönemlerde yapılan haberler nedeniyle yargılandığını belirten Kızılkaya, “Çatışma ve şiddet ortamında yapılan gazeteciliği yargının konusu yapmak büyük bir haksızlıktır. Bizim görevimiz gerçekleri halka iletmektir. Yargılandığımız haberler de bu olanların anlatılmasından ibarettir. Bu suçlama konusu yapılamaz. Gazetecilik yönetenler değil yönetilenler için yapılmalıdır. Gazetecilik gerçeğin tarafında olmaktır. Gazeteci resmi söylemin, açıklamanın gerçeğin örtülmesi üzerine kurulduğunu bilir ve sahadaki olguyu, veriyi farklı yönleriyle teyit ettirdikten sonra sayfalarına taşır. Bizim de yaptığımız budur. Bu nedenle hiçbir haberimiz yalanlanmamıştır” dedi.
Kızılkaya son olarak şunları söyledi: “Gazeteleri kapatmak ve gazetecileri hapsetmek ülkeyi karanlığa itmektir. Gazeteciler yargılanamaz. Gazetecilere özgürlük. Ve ben de beraatimi talep ediyorum.”
KAYA: BİR TEK GAZETECİLİK ÖRGÜTÜ ÜYESİYİM
Daha sonra ise gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya söz aldı. “Örgüt propagandası” suçlamasıyla cezalandırılması istenen Kaya, bir haftalık genel yayın yönetmenliği süresinde çıkan haberler nedeniyle yargılandığını söyledi.
İddianamede suçlama konusu yapılan 4 haber olduğunu belirten Kaya, “Topluma gerçeği olduğu gibi aktardık. Toplumun olan-biteni öğrenmesi aynı zamanda bir anayasal hak. Gazetecilik bir kamusal iştir, tıpkı sizin yürüttüğünüz iş gibi. Gazeteci özgür olarak haber alma ve bunu yayınlama hakkına sahiptir. Söz konusu haberler de bu kapsamındadır. Biz de bunu yaptık ve bu nedenle yargılanıyoruz” dedi.
İddianamedeki suçlamaların soyut olduğunu söyleyen Kaya, “Bir suçlama var ama bizim ‘örgütle nasıl bir bağlantımız varı’ bunun somut olarak hiçbir delili yok. Olamaz da. Çünkü bizim yürüttüğümüz faaliyet kamuya açık, her gün denetleniyor. Bazı haberler iktidara rahatsızlık verebilir, bu da bizim görevlerimizden biridir. Bu suçlama konusu yapılamaz, yani iktidar eleştirildi gazeteciler yargılanamaz” diye konuştu. “Ben bir tek gazetecilik örgütü mensubuyum” diyen Kaya, beraatini istedi.
3 KİŞİYE BERAAT
Mahkeme heyeti, İnan Kızılkaya, Eren Keskin, Kemal Sancılı ve Zana Bilgi Kaya’nın mütalaaya karşı savunma için ek süre talep etmesi üzerine dosyalarının ayrılmasına karar verdi. Haklarında yakalama kararı bulunan ve henüz savunmaları alınamayan Ragıp Zarakolu ve Filiz Koçali’nin dosyalarının da ayrılmasına karar verildi. Üzerine atılı bazı suçlardan beraat eden Aslı Erdoğan’a isnat edilen “örgüt propagandası” suçlaması ise zaman aşımından düştü.
Erdoğan: Mahkemeyi vicdana sahip çıkmaya çağırdım
Kararın açıklanması sonrasında DW Türkçe’ye konuşan yazar Aslı Erdoğan, “Karardan elbette memnun oldum. Ama mutlu muyum? Bilmiyorum açıkçası. 3,5 yılım gitti. Tabii daha uzayabilirdi ama çok tuhaf bir duygu. Şaşırdım ve sevindim. Bir yanıyla da canım çok acıyor” dedi.
Aslı Erdoğan, “Size savunmamın son cümlelerini aktarayım. Benim sivillerin öldürülmesi gerektiğini kabul etmemi istediler. Hatta sivillerin öldürülmesinin meşrulaştırılması aslında çok daha ağır bir suçtur. Edebiyat da, hukuk da aynı yere, evrensel vicdana seslenir. Ve ben mahkeme heyetini bu vicdana sahip çıkmaya çağırdım” diye konuştu.
“Uluslararası Af Örgütü’nün, Birleşmiş Milletler’in raporu var sivillerin öldürüldüğüne dair, onlara niye ceza davası açmıyorsunuz?” sorusunu yönelten Erdoğan, “Ben bir cümle içinde, ‘sivillerin öldürüldüğü günler’ demişim. ‘Hayır, öldürülmüyor kardeşim’ diye rapor açıklayın. Anlaşılır gibi değil. Bir de ölmüş insanların, sivil olup olmadıklarını tartışmak, bir hukukçuya yakışmaz. Bu insanlar yargılanmamış, hüküm giymemiş. Nasıl bir hukuk anlayışıdır bu? Devletin öldürdüğü herkes suçludur demek. Ben böyle şeye 90’lı yılların davalarında bile tanık olmadım” değerlendirmesinde bulundu.
ÖZGÜR GÜNDEM DAVALARI: GAZETE KAPATILDI, ÇALIŞANLARI TUTUKLANDI
16 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği kararla “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla geçici olarak kapatılan Özgür Gündem gazetesi, 29 Ekim 2016’da yayımlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tamamen kapatıldı.
Gazetenin çalışanları ile yazar ve yöneticileri “terör örgütü propagandası” ve “örgüt üyeliği” iddialarıyla hala yargılanıyor.
Üç şekilde yürütülen davalardan biri yazar ve yöneticilerin de yargılandığı “Ana Dava” olarak anılan dava, ikincisi gazete çalışanlarının yargılandığı dava, üçüncüsü ise gazete ile dayanışma amacıyla başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılanların yargılandığı dava.
16 Ağustos 2016’daki kapatılma kararı ardından gazete binasını basan özel harekat polisleri, aralarında o esnada haber takibi yapan İMC TV ve DİHA çalışanları da dahil 24 gazeteci gözaltına almıştı. Özgür Gündem’in eski genel yayın yönetmeni Eren Keskin’in, yazarlarından Filiz Koçali’nin ve gazeteci Ragıp Zarakolu’nun da evlerine polis baskını yapılmıştı.
Kaynak: Meltem Akyol, Evrensel
https://www.evrensel.net/haber/397315/ozgur-gundem-davasinda-asli-erdogan-necmiye-alpay-ve-bilge-aykut-beraat-etti
DW Türkçe https://www.dw.com/tr/%C3%B6zg%C3%BCr-g%C3%BCndem-davas%C4%B1nda-%C3%BC%C3%A7-beraat/a-52377123