Soruşturmanın detaylarını Kronos’taki yazısında anlatan Sevinç Özarslan, ”Savcı beni sindirmek istiyor ama işimi yapmaya devam edeceğim” dedi.
Özarslan’nın yazısı şöyle;
”Şaka değil. Kayseri savcısı Ramazan Söyler, Kayseri’de geçirdiği traktör kazasında hayatını kaybeden KHK’lı F-16 pilotu Yahya Tarih‘in ölümünü haberleştirdiğim için hakkımda soruşturma başlatmış.
Savcının iddiasına göre, TCK’nın 135. ve 136. maddesini ihlal etmiş, “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” suçunu işlemişim.
Sözkonusu maddelerde kişisel verilenlerin kapsamı şöyle açıklanıyor:
“kişinin nüfus bilgileri; T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin yayılması…’
Yazdığım haberde Yahya Tarih’in TC kimlik numarası, parmak izi, DNA kaydı mı veriliyor. Hayır. Açık kaynaklarda belirtilen adı, soyadı ve özel olmayan üniformalı fotoğrafı dışında herhangi bir bilgi yok.
Kayseri’de defnedilen Tarih’in adı, soyadı, doğum, ölüm tarihi ve defnedildiği mezarlık gibi bilgiler mezarlıklar müdürlükleri tarafından kamuoyuna açık bir şekilde paylaşıldı zaten.
Bir kişinin ölümü kamuoyuna mal olan bir olaydır. Özel değildir.
Soruşturma açılmasının görünen nedeni, Yahya Tarih’in yaşlı annesi Şenel Tarih’in hakkımdaki şikayeti.
Ama asıl nedenin bu olmadığı çok açık. Asıl failin yaşlı teyze olmadığını ve AKP’li akrabaların bu şikayette parmağı olduğunu öğrenmek benim için zor olmadı. Gazetecilerin, kamuoyuna mal olan ölüm haberlerini yaparken kimseden izin alma gibi zorunluluğu bulunmuyor. Kaldı ki bu olayda Tarih’in oldukça yakın bir akrabasıyla dolaylı olarak görüştüm.
Yahya Tarih, Türk Silahlı Kuvvetlerinde F-4 ve F-16 savaş uçağı pilotu olarak 11 yıl görev yaptıktan sonra 2020 yılında ihraç edildi. Ankesörden arandığı gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi, 1 yıl hapis yattı.
İş güç bulamayınca memleketi Kayseri Pınarbaşı Karaboğaz Köyü’ne döndü. Babasıyla birlikte çiftçilik yapmaya, moderne tarımla uğraşmaya başladı. Ancak 19 Ağustos 2023 sabahı traktör kazası geçirdi. Tutuksuz yargılanan Tarih’in dosyası Yargıtay’da bulunuyordu, eğer cezası onaylansa tutuklanacaktı. Niçin? AİHM’in kararlarına göre suç olamayan ankesörden arandığı için.
Bir vefatın arkasında böyle bir adaletsizlik varken koskoca (!) Cumhuriyet savcısının işi gücü yok, bu tarz şikayetlerle uğraşıyor.
Savcı bey iddianamesine, KHK’lılarla ilgili yaptığım haberlerden dolayı hakkımda açılan başka soruşturmalar olduğunu eklemeyi de unutmamış. Sırf bu yüzden hakkımda 2 yıldan 4 yıla kadar ceza istiyor. Dertlerinin hukuk olmadığı o kadar belli ki. Öncelikle bir F-16 pilotunun KHK’lı olduğu için köyünde traktör sürmek zorunda kaldığı duyulsun, bilinsin istemiyorlar. Pazarcılık yapan öğretmenler, hakimler, savcılardan sonra bir savaş uçağı pilotunun bu şartlarda ölümü tepki çekiyor çünkü.
Ve diğer yandan “FETÖ’cü” diye damgaladıkları herkesi hapse tıkmak, yaşatmamak, hatta ölüme terk etmek istiyorlar. Türkiye’deki tüm hukuk sistemi maalesef bu nefret üzerine kurulu.
Bir F-16 pilotu, köyde çiftçilik yaparken ölmüş, yaşamadığı haksızlık kalmamış…
Sözüm ona adalet koltuğunda oturan savcı bunlarla ilgileneceğine bir F-16 pilotunun vefatını haber yaptığım için beni sindirmek istiyor.
Hodri meydan. İşini yap sayın savcı.
Çünkü ben işimi yapmaya devam edeceğim.”