Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve muhabir Mehmet Baransu ile gazeteci Tuncay Opçin’in “Egemen Harekât Planı” adlı Genelkurmay’a ait gizli belgeyi gazetede yayımladıkları iddiasıyla yargılandıkları davada verilen cezalar istinaf mahkemesine taşındı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın 4 Mart 2022 tarihli karar duruşmasında Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur’a “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası verilmişti. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı istinafa taşıyan avukatlar, kararın hukuk dışı olduğunu ifade etti.
“HUKUKSAL BİR SAÇMALIK”
Altan ve Çongar’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, kamuoyuna “Balyoz Davası” olarak sunulan davanın konusunun, Balyoz değil, Egemen Harekât Planı olduğunu vurguladı.
Genelkurmay Başkanlığı, 5 Aralık 2014 tarihinde yaptığı açıklamada, “Şüpheli Mehmet Baransu tarafından orijinallerinin yok edildiği, kopyalarının teslim edildiği 19 adet CD içeriğinde bulunan belgeler üzerinde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığınca yapılan inceleme sonucunda, 11 ve 17 numaralı CD’ler içerisinde yer alan Balyoz, Suga, Oraj, Çarşaf vb. isimlerle hazırlanmış olanların TSK’ya ait bilgiler olmadığı” belirtilmişti. Genelkurmay aynı açıklamada, Egemen Harekât Planı’nın 18 Aralık 2008 tarihinde imha edildiğini de kaydetmişti.
Egemen Harekât Planı’nın 2008 yılında imha edildiğine ilişkin bilginin Genelkurmay Başkanlığının resmi yazısı ile kayıt altına alındığını, Askeri Savcılığın da imha edilmiş olan planın dışarı sızdırılıp sızdırılmadığı konusunda bir soruşturma yürüttüğünü ve planın dışarı sızdığına dair herhangi bir delil bulamadığı için takipsizlik kararı verdiğini anımsatan Çalıkuşu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin fiziksel olarak mevcut olmayan bir planı temin etmekten verdiği kararın hukuka ve yasaya uygun olmadığını söyledi.
Balyoz davası sanıklarının dosyada “katılan” sıfatıyla yer almasını da usule ve yasaya aykırı olarak değerlendiren Çalıkuşu, “Bu davanın konusu devlete karşı işlenen suçlar olduğu için şahısların ‘katılan’ sıfatı olamaz. İstinaf başvurusunda, tüm bu usule ve yasaya aykırı hususlar nedeniyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararının kaldırılacağına inanıyorum” dedi.
Çalıkuşu, 2008 yılında imha edilmiş bir seminer planını 2010 yılında temin ettikleri iddiasıyla müvekkillerine ceza verilmesini “hukuksal bir saçmalık” olarak değerlendirdi. Çalıkuşu, “Dosya kapsamına, delil durumuna ve yasal mevzuata aykırı olarak ceza kararı vermek bugünkü yargı gerçeğinde mümkün olabiliyor maalesef. Kim temin etmiş belli değil. Yok olan belgeyi temin eden yani kozmik odadan çıkaran kişi de yok. Müvekkillerimin yok olan, maddi olarak mevcut olmayan, aslının kopyası olduğu saptanamayan bir planı gördüğü, okuduğu ve böylelikle de temin etme suçunu işledikleri gibi hukuksal bir saçmalık durumu var” ifadelerini kullandı.
Çalıkuşu, istinaf mahkemesine sunduğu temyiz dilekçesinde, mahkemenin 618 sayfalık gerekçeli kararında dahi hükme esas alınan ve reddedilen delillerin izahının yapılmadığını belirtti. Çalıkuşu dilekçesinde, üzerlerine atılı suçun unsurları oluşmadığı halde Altan ve Çongar’a ceza veren ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını ve müvekkillerinin beraatına karar verilmesini talep etti.
“HUKUK DEĞİL, RASYONALİTE VE MANTIK SORUNUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Oğur’un avukatı Gülçin Avşar ise davanın başından itibaren yanlış başladığını ve bu nedenle hiçbir aşamada toparlanma imkânı bulamadığını ifade etti. Sanıklara ve avukatlara tebliğ edilen iddianame ile mahkeme salonunda özetlenen iddianamenin farklı olduğunu ve “kes kopyala yapıştır” usulüne göre hazırlanan iddianamede “sanık Can Dündar” ifadesinin yer aldığını söyleyen Avşar, “Mahkemenin CMK gereğince bu iddianameyi iade etmesi gerekirdi. Özensiz, dikkatsiz, haksız hazırlandığı açıkça görülecek nitelikteydi. Yapmadılar” dedi.
Soruşturma aşamasındaki kafa karışıklığının altı senelik yargılama sürecinde de devam ettiğini ifade eden Avşar, Balyoz davasıyla bir ilgisi olmadığı halde mahkemenin, Balyoz davası sanıklarının katılma taleplerini kabul etmesini de eleştirdi. Avşar, “Bazı katılma talepleri reddedilmiş olmasına rağmen nedense bazıları kabul edildi. Heyetin sık değişmesi, onlarca klasörden oluşan dosyanın üyeler tarafından incelenme imkanının zor olması bu tür yargı garabetlerine sebep oldu” diye konuştu.
Oğur’un Egemen Harekât Planını temin ettiğine ve gördüğüne ilişkin ne iddianamede ne savcının esas hakkındaki mütalaasında ne de duruşmalar esnasında tek bir delil ortaya konulmadığının altını çizen Avşar, “Hukuk değil, rasyonalite ve mantık sorunuyla karşı karşıyayız. İmha edilmiş, mevcut olmayan, ne olduğu bilimsel olarak tespit edilemeyen bir evrakı temin ettiği isnadıyla müvekkilim yargılandı. Velhasıl 2008’e dek Kozmik Oda’da bulunan bu planı müvekkilimin nasıl görmüş olabileceği, nasıl biliyor olabileceği mahkeme tarafından ispat edilmedi. Buna rağmen ceza verildi” diye konuştu.
TOPLAM 23 YIL HAPİS CEZASI
NE OLMUŞTU?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 4 Mart 2022 tarihli karar duruşmasında Baransu’yu “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçlamasıyla altı yıl, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla da yedi yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. “Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok etme, tahrip etme, bunlar üzerinde sahtecilik yapma, hileyle alma veya çalma” suçundan Baransu’nun beraatına karar veren mahkeme, “örgüt üyeliği” suçlaması yönünden ise davanın reddine karar vermişti.
Çongar, Altan ve Oğur’un “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme, Çongar, Altan ve Oğur’un diğer suçlar yönünden beraatlarına hükmetmişti.
Mahkeme, hakkında yakalama kararı bulunan Tuncay Opçin’in dosyasının ise ayrılmasına karar vermişti.
Kaynak: Expression İnterrupted