Bugün Metin Göktepe’nin katlinin 24’üncü yılı. Yani çeyrek asır olmaya sadece 1 yıl kaldı.
Haber izlerken polis tarafından gözaltına alınıp işkenceyle katledildiğinde Metin 28 yaşındaydı.
Bugün Metin, fiziken aramızda olsaydı, 10 Nisan günü 52 yaşına basacaktı.
Geçen 24 yıla baktığımızda Metin Göktepe arkasında; çalışma arkadaşları ve onu tanıyan gazeteciler için sönmeyen bir yürek yangını bıraktı. Ve elbette halkın haber alma özgürlüğünü kendi özgürlüğü olarak gören Türkiye’nin gerçek gazetecileri için “Metin Göktepe gazeteciliği” dediğimiz gazetecilik anlayışını bıraktı.
Bu anlayış 23 yıldan beri verilen “Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü” olarak sembolleşti.
Ebette Metin’in 24 yıl sonra bile bugün ilk günkü kadar taze duygularla ve hayatıyla ödediği “gerçeğin peşindeki gazetecilik” anlayışıyla her yıl anılıyor olması, biz onu tanıyanlar için gurur vericidir. Ne var ki, ülkemizdeki gazetecilik hâlâ (Metin Göktepe’nin hayatına kastedilen dönemle bazı yönleri benzer, bazı yönleri farklı) baskı altındadır.
TÜRKİYE EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİ
Bu yüzden Metin Götepe’yi katleden zihniyet, halkın haber alma özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü ayakları altına almaya devam etmektedir.
Bu yüzden bugün Metin’i anmaktan söz ettiğimizde;
Türkiye’nin hâlâ dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olduğunu, hapisteki gazeteciler sıralamasında birinci sıradaki yerini açık ara koruduğunu ifade ediyoruz. Yargılanıp “adli kontrol şartı”yla salıverilmiş olsalar da yüzlerce gazeteciye verilen hapis ve para cezalarının “Demokles Kılıcı” gibi gazetecilerin başı üzerinde sallandığını dile getiriyoruz. AKP ve büyük sermaye gruplarından bağımsız olan gazeteler, TV kanalları, dergi ve yayınevleri OHAL ve KHK’lerle kapatılıp yayın araçlarına el konurken; büyük sermayenin sahip olduğu 70-80 yıllık medya gruplarının ekonomik-siyasi baskılarla yandaş gazeteciliğin “yancısı” olarak “havuz medyası”na dahil edildiğini ifşa ediyoruz. Bütün bu badireleri aşan, gerçekleri savunmakta ısrar eden medyanın ise para cezaları yanında Basın İlan Kurumu’nun (BİK) ilanları kesme suretiyle nasıl kuşatıldığı anlatmaya çalışıyoruz.
‘TEK ADAM, TEK PARTİ, TEK MEDYA’YA KARŞI
Çünkü gelinen aşamada “tek parti, tek adam yönetimi” kaçınılmaz olarak “tek medya”yı da gerektirmektedir.
AKP iktidarının medyayı ele geçirme girişimleri bugün, gelinen aşamada, Metin Göktepe’nin katledilmesi etrafında tartıştığımız gazetecilik anlayışını daha da önemli kılmaktadır.
Çünkü bugün artık; “halkın haber alma özgürlüğü”nü esas almayan bir gazetecilik yapılamaz hale gelmiştir. Çünkü iktidar, son beş yıl içindeki girişimleriyle yandaşları dışındaki sermaye guruplarına medya alanını kapatırken gazetecilere de “Ya benim medyamda bana sadakat yemini ederek mesleğinizi sürdürür, evinize ekmek götürürsünüz ya da size gazetecilik yaptırmam” demektedir.
Metin Göktepe’nin katledilmesinin 24’üncü yılında olduğumuz dikkate alındığında;
Basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğü mücadelesinin içeriğini de tartışarak gazeteciliğimizi her yanıyla yenilemek,Bugün “tek adam yönetimi”nin medyayı boğma girişimlerine karşı tutum alan ve zorlu bir mücadele yapmakla karşı karşıya olan Evrensel, BirGün, Yeni Yaşam, Cumhuriyet gibi gazeteler ve diğer bağımsız medya organları arasındaki dayanışmayı güçlendirmek önemli bir görev haline gelmiştir.
Katledilmesinin yıldönümünde Metin‘i ancak; onun geride bıraktığı ‘gerçeğin peşinde koşan gazeteci’ geleneğini daha ileri götürerek, bunun gereğini yerine getiren haberler/röportajlar yaparak, köşe yazılarıyla gerçeğin anlaşılmasını kolaylaştırarak başardığımız ölçüde layıkıyla anmış olacağız.
Yazı: İhsan Çaralan/Evrensel
https://www.evrensel.net/yazi/85477/gazeteciler-hapishanesi-ulkesinde-metin-goktepeyi-anmak