Yargıtay, ‘Gülen Cemaati’nin medya ayağı’ davasında, gazeteciler Büşra Erdal, Mutlu Çölgeçen ve Abdullah Kılıç’ın da aralarında bulunduğu 17 gazeteciye terör örgütü üyeliği suçlamasıyla verilen hapis cezalarını onadı.
Karar UYAP’a yüklenmeden Saray’a yakın Yeni Şafak’a sızdırılan habere göre, Yüksek Mahkeme, şarkıcı Atilla Taş’a “örgüte yardım”dan verilen 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasını ise bozdu. Kararda Taş’ın eylemlerinin, “Cumhurbaşkanına hakaret ve Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçunu oluşturduğu belirtildi.
TEMYİZ İNCELEMESİ TAMAMLANDI
Yargıtay 16. Ceza Dairesi oy birliğiyle aldığı kararla, gazeteciler Hanım Büşra Erdal, Cuma Ulus, Mutlu Çölgeçen, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Abdullah Kılıç, Cihan Acar, Davut Aydın, Habip Güler, Halil İbrahim Balta, Hüseyin Aydın, Muhammet Sait Kuloğlu, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç ve Ufuk Şanlı’ya “Silahlı terör örgütü üyeliği”nden verilen hapis cezalarını onadı. Kararda, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan sanıklar Abdullah Kılıç ve Hanım Büşra Erdal hakkında temel ceza belirlenirken, “örgütsel konumları” ve faaliyetlerinin yoğunluğu nazara alındığı öne sürülerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiği, ancak aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmadığı kaydedildi.
SUÇLAMA DA CEZALAR DA GAZETECİLİKTEN
16. Ceza Dairesi, sanıklar Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’a “Terör örgütü üyeliği” iddialarından verilen hapis cezasını ise bozdu. Suç vasfında yanılgıya düşüldüğü değerlendirilen kararda, sanıkların eylemlerinin, “örgüt üyesi” olarak kabul edilmelerine yeterli olmadığı aktarıldı. Kararda, mesleki faaliyetleri ve bulundukları konumlar ile şahsi niteliklerine dikkat çekilen sanıkların eylemlerinin, gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve bu eylemlerin hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte cemaate yardım etmek suçunu oluşturduğu iddia edildi.
KARAR NE ANLAMA GELİYOR?
Yargıtay’ın yorumlayan hukukçular ise görüşlerini şöyle dile getirdi:
Cezası onanan gazetecilerden tutuksuz yargılaması devam edenlerin ve infaz sürelerini doldurmayanların yeniden tutuklanması söz konusu. Çünkü verilen mahkumiyet kararı kesinleşti ve cezası onanan tüm gazeteciler “hükümlü” statüsüne geçti. Yani bu aşamadan sonra yattıkları hapis “tedbir” amaçlı tutukluluk değil cezanın çektirilmesine, infazına dönüştü. Aldığı cezanın infaz sürelerini dolduran gazetecilerin ise denetimli serbestlik ile tahliye edilmesi yolu açıldı. Zira 6 yıl 3 ay hapis cezası alanların cezası onanmadığı için denetimli serbestliğe başvuramıyorlardı. Ortada infazı çekilen bir ceza olmadığı için infaz savcıları harekete geçmiyordu. Bundan sonra gözler infazını doldurmuş olanların tahliye edilmelerinde olacak.
ANAYASA MAHKEMESİ YOLU AÇILDI
Bununla beraber onanan bu cezalar için yapılacak tek şey Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru. Kararın yayınlanmasından itibaren 30 gün içinde Anayasa Mahkemesi’ne kararın hukuka aykırılığı nedeniyle başvuru yapılması gerekiyor. Anayasa mahkemesine başvuru süresi kural olarak tebliğden itibaren başlamasına rağmen Yargıtayın kararı tebliğ etme zorunluluğu bulunmadığından öğrenme tarihi/ UYAP’ta yayınlanma tarihinden makul bir süre sonra sürenin başladığı kabul ediliyor. Dolayısıyla cezası onanan Gazeteciler Yargıtay’ın bu kararları kendilerine ya da avukatlarına tebliğini beklememeliler, yayınlanması tarihinden itibaren sürenin başladığını unutmamalılar. Anayasa Mahkemesine başvuruyu kaçıranlar AİHM’de de hak ihlalini öne süremeyeceklerdir.
Cezası bozulan gazeteciler için ise durum özetle şu şekilde:
1. Bu kişiler hakkında Yargıtay, suça konu eylemlerin örgüte üyelikten değil örgüte yardım suçu bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Buna rağmen çoğu 4 seneye yaklaşan tutukluluk sürelerini sonlandırmadı. Yani bozma kararı verdiği sayılan gazetecilerin tutukluluk hali devam etmektedir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi dosyayı gazetecilerin yargılandığı yerel mahkemeye yani İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yollayacak. Burada yeniden bir yargılama yapılacak ve Yargıtayın bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verilecek. Yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma ilamına uyma kararı alırsa bozmadaki gerekçeler doğrultusunda yeniden bir yargılama yaparak sanıklar hakkında yeni hükümler kuracak. Tutukluluk durumları hakkında yeniden karar verecek. Eğer yargıtay kararına karşı uyma değil de direnme kararı alırsa dosyada yeniden yargılama yapılmaksızın dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilecek. Direnme kararı ceza hukukunda pek karşılaşılan bir durum olmadığı için bu ihtimalin olması olasılığı oldukça zayıf.
2. Yerel mahkemeler Yargıtay kararlarına karşı, aynı görüşte olmadığında dahi karara “uyma” kararı vererek yeniden yargılama yapıyor fakat yeniden yargılama sonunda verdiği hüküm Yargıtay’ın hükmünü etkisiz hale getirir bir hüküm olabiliyor. Yani yerel mahkeme Yargıtay kararına uyarak hukuka uygun bir karar vereceği imajı çizerken nihai hükmünde gene hukuksuz bir karara imza atabiliyor. Bunun örneğini de yakın zamanda Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’nın yargılandığı darbe davasında görüldü. Yargıtay 16. Ceza Dairesi bu gazetecilerin eylemlerinin darbe suçunu oluşturamayacağını ifade ederek bozma kararı vermişti. Yerel Mahkemede bu bozma kararına uysa da nihai hükmünde gene suç delili teşkil etmeyen hususları verdiği cezalara gerekçe yaparak Yargıtay kararını etkisiz hale getirmiş oldu.
3. Yargıtay bozma kararı verdiği 6 gazetecinin eylemleri örgüte yardım kapsamında değerlendirilmeli diyor. Yani cezalarının halihazırdaki cezalardan daha düşük olması gerektiği, tutukluluk süreleri de dikkate alınarak ivedilikle tahliye kararı verilmesi gerektiği açık. Buna rağmen Yargıtay’ın tutukluluk sürelerini hesaba katarak bu kişilere neden tahliye kararı vermediğini gerekçeli kararını açıkladığında göreceğiz.
4. Burada akla şu soru geliyor örgüte yardımdan alacakları ceza yattıkları sürenin karşılığı olamayacak mı da Yargıtay bozmaya rağmen tahliye kararı vermiyor? Tıpkı Ahmet Altan’a verildiği gibi örgüte yardım suçlamasından 10 yıl 6 ay ceza verilebilceği mi sanılıyor? Zamanla göreceğiz.