Kayyıma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarlarının “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliğinden yargılandıkları davanın dün görülen altıncı duruşmasında esas hakkındaki savunmalar devam etti. Esasa ilişkin savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, oy çokluğuyla tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmetti. Karara şerh koyan muhalif üye yargıç Abdullah Ok, geçtiğimiz celse tahliye edilen yazar Ali Bulaç’ın hakkındaki delillerle diğer tutukluların durumlarının benzer olduğunu belirtti. Yargıç Ok, benzer muamele yapılması, eşitlik ve usulde paralellik ilkesi uyarınca tüm tutuklu sanıkların tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti. Duruşma 5-6 Temmuz’a ertelendi.
Zaman gazetesinin eski yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 11 sanıklı davanın beşinci duruşması Çağlayan’daki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, İbrahim Karayeğen, Mustafa Ünal ile tutuksuz sanıklar Ali Bulaç, Şahin Alpay, Lale Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural Akman, Orhan Kemal Cengiz, İhsan Dağı ve Mehmet Özdemir ve avukatları hazır bulundu. Duruşmayı IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stocks, Article 19 Temsilcisi Georgia Nash, Britanya Barosu İnsan Hakları Komitesi temsilcisi, AB Delegasyonu’ndan Sema Kılıçer izledi.
‘NEFRET MESELESİ HALİNE GETİRİLDİK’
Duruşma kapatılan Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan’ın esasa ilişkin savunmasıyla devam etti. Alkan, uzun tutukluluk süresinin cezalandırmaya dönüştüğünü söyledi ve yargılamanın “terör örgütü üyeliği” değil basın davası olduğunu savundu. Alkan, “İçinde yaşadığımız sisteme öfkem var, hayal kırıklıklarım var. Yaşadığımız süreç çoğumuzu günaha soktu. Adaletsizliğe omuz silkmek ruhlarımızı zehirledi vicdanlarımızı nasırlaştırdı. Bütün iktidar mücadelesi omuzlarımızdan geçiyor. Büyük kısmımız suça bulaştık. En uzun süre tutuklu kalan 4 yazarız. Bu davanın mahiyeti terör örgütü üyeliği davası değil sıradan bir basın davası. Doğuştan verilen ifade hakkının ihlali anlamına geliyor. Savcıya göre Anayasa ihlalinde bulunmuşuz. Ancak yazılarım dışında hiçbir delil yok. Bu yazıların tek ortak yanı 17/25 Aralık yazıları. Devletimizin anlı şanlı polisleri iki yıldır yazıdan başka delil bulamadı. 2 yıldır cezaevinde zorla tutuluyorum. Devletin cebir ve şiddetine maruz kalarak Anayasayı ihlal etmekle suçlanıyorum. Nefret meselesi haline getirildik, terörist olarak ilan edildim. Hakim konjonktür kollamaz, hukuku uygular geçer. Anayasayı ihlal ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlamaları var üzerimde. Yargılanmaktan öte fiilen cezalandırılıyorum. Halkın haberdar olma hakkı bir yazarın fikir hürriyeti yargılanıyor.” dedi.
‘AYM RADYO MU CANINIZ İSTEYİNCE SESİNİ KISIYORSUNUZ’
Alkan savunmasında Cumhuriyet gazetesi ile Altan kardeşler ve Ilıcak’ın davasına da değindi. Cumhuriyet gazetesi davasını “baştan aşağı mizah şaheseri” olarak yorumlayan Alkan, “Cumhuriyet gazetesi davasının özü şuydu, ‘yayın politikanı niye değiştirdin’. Türkiye bu sorunun sorulabildiği bir ülke. Mahkeme sıra dayağı çeker gibi hepsine cezalar verdi. Bir sürü zulüm çektiler. Bana gelince çalıştığım gazeteye kayyım geldi. Kayyım gelince ben gittim. Sonra terör örgütü diye gazeteyi kapattılar idareciler firar etti. Madem terör örgütüydü devlet neden el koydu? Terör örgütü lokanta mı? Demek ki o tarihte terör örgütü değildi. Bir de Türkiye’nin yüzünü karartan Altanlar Ilıcak davası var. Yazana ve konuşana müebbet verildi. Bu AYM nedir ey hukukçular ne işe yarar? AYM radyo mu ki canınız istediğinde kulak veriyor istemeyince sesini kısıyorsunuz? AYM’nin Hakimler Savcılar Kurulu kadar itibarı yok mu nazarınızda? Alınan kararlar uygulanmadıkça ne işe yarar bu mahkeme? AYM de AİHM de hak ihlaline hükmettiler. Mahkemeniz AYM’nin kapı gibi kararını fiilen hükümsüz hale getirdi. Sonra da anayasal düzeni bozan benim. Anayasayı ben mi bozuyorum 13 Ağır Ceza Mahkemesi mi?” diye konuştu.
ALKAN, HÜSEYİN GÜLERCEYİ ELEŞTİRDİ
Alkan savunmasında Hüseyin Gülerce’yi de eleştirdi: “17/25’ten sonra Hüseyin Gülerce beni aradı ve ‘bu masum operasyon değil hükümete karşı komplo’ dedi. Bir süre sonra gazeteden ayrıldı. Ve “Çok kötü şeyler olacak” diye kanaat oluşturdu. Benim belim onun gibi kıvırmaya fazla müsait değil. Ben Ankara’nın belli kulislerinden ya da Pensilvanya’dan emirle yazmam.”
Alkan’ın ardından Zaman gazetesinin yazarlarımdan Nuriye Ural Akman’ın savunmasına geçildi. Akman, “Suçlama konusu yapılan yazılarım yalnızca masumiyetimin kanıtı olabilir. Yolsuzlukla ilgili yazı yazıp muhalif görüşler sunmak basın faaliyetidir. Gazeteciyim terörist değilim.” diyerek beraatini talep etti.
ÜYE HAKİM ŞERH KOYDU
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan tahliye taleplerini aldıktan sonra 40 dakikalık bir ara verdi. Mahkeme, kararında oy çokluğuyla tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmetti. Karara şerh koyan muhalif üye yargıç Abdullah Ok, geçtiğimiz celse tahliye edilen yazar Ali Bulaç’ın hakkındaki delillerle diğer tutukluların durumlarının benzer olduğunu belirtti. Yargıç Ok, benzer muamele yapılması, eşitlik ve usulde paralellik ilkesi uyarınca tüm tutuklu sanıkların tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti. Duruşma 5-6 Temmuz’a ertelendi. (Kaynak: Evrensel/Cansu Pişkin)